Öyle tuhaf ki hayat, bazen vazgeçmek değil çaresiz kalmak oluyor, yaşadığının adı.Arkana bakmak, kendi yoluna taş koymak demek.Hani derler ya bir insanın kendine ettiğini yedi millet bir araya gelse yapamaz diye.Bende kendi kendime bu sözü ispatlamıştım.Eskilerin eskimeyen en iyi ve en gerçek sözlerinden.
Bir gün bana üstten üstten bakarak ; kimse vazgeçilmez değildir dedi.Hani filmlerde bazı sahneler olur ya,hani herşey bir anda durur.Trafik, koşuşturan insanlar, uçan kuşlar... Hayat durur.Durdu. Benim için de böyle bir andı. Bildiğim kelimeler bile silindi.Vefa, saygı, sevgi...Bir anlamı yok mu yani?Laf olsun diye miydi kurulan cümleler.Yaşananların yok muydu bir samimiyeti?Kurduğu her cümle, 40derece sıcakta bu yaz gününde üşütüyordu beni.Konuştukça gözümden düşüyordu.
Kimse kimseyi sonsuza dek sevmek zorunda değil.Sonsuza dek arkadaş, sevgili, eşte olmak zorunda değil.Sadece bir adabı olmalı diye düşünüyorum.Kimse vazgeçilmez değildir!? Bazen öfkeyle, BEN duygusu, ya da başka bir sebeple bu cümleyi kuranlar, acaba kendilerinin de, bir başkası için "vazgeçilmez değildir kontenjanından " olabileceklerini düşünüyorlar mıydı? Bazen aradaki enerji biter,şartlar, beklentiler değişir ve yollarımızı ayırırız.Saygı sınırını aşmadan,gözden düşmeden.Tekrar yüzyüze gelebilecek gibi.Sessizce uzaklaşıyorum.Burada konuyu kapatıyorum. Biliyorum ki arkana bakmak, kendi yoluna taş koymaktır.
Harika bir yazı... 'Kimse, vazgeçilmez değildir.' Bir başkası için "vazgeçilmez değildir kontenjanından " olabileceklerini düşünüyorlar mıydı? Süper... Kalemine, yüreğine sağlık sevgili Öykü Orakçı...