Medyada, ülkemize yerleşenler için, siyasiler "Uyuşturucu satıcıları" diyorlar, kim - nereden - nasıl geliyor, bilmiyoruz, diyorlar. Bu beni korkutuyor.
Sayın Erdoğan, 15 Temmuz sonrası "İt izi at izi, birbirine karıştı" demişti.
Sayın Bahçeli "Bu sığınmacılar, bu kaçak göçmenler, adı konulmamış bir istiladır" demişti.
Bu istiladan, bu durumlardan, at izinin it izine karışmasından, son derece huzursuz bir vatandaşım...
Sayın Erdoğan'ın, seçim sonrası ilk konuşmasında, İstanbul'da, muhalefet partilerine ve muhalefet partilerine oy veren seçmenleri de dahil etmiş oluyor, söyledikleri çok rahatsız ediyor beni . Bu partiler (CHP için, İYİ Parti ve Millet İttifakı'na dahil olan siyasi partileri kasdediyor) "Bunlar LGBT'li. Ama AK Parti'de var mı? Yokk. MHP'de var mı? Yokk... Diğer Cumhur İttifakı üyesi partilerde var mı? Yokk" diyor.
Türklüğümüz, başkalarının yönelimlerini eleştirmek, bu şekilde rencide etmek, ötekileştirmek üzerine mi kurulu olmalı?
Edep ise; edebi konuşalım. DAEŞ'çiler, İslam'da zinhar yasak olan, "ateş ile zulüm" yasağına rağmen, Müslüman bir genci, Müslüman Türk Gencini, Müslüman Türk Genci, Iğdırlı bir gencimiz, asker olan bu gencimizi, ateşle yakarken, neredeydiniz, Ey İnsanlar?
İslam, Ehli Beyt sevgisiyle yoğrulmuştur. Ehli Beyt Yolu'nda, "İmam Hüseynnn" deyip de, Muaviye soyu, adı batası, adına lanet Yezit düşüncesinin arkasından gidenler varsa, oturup bir düşünsünler...
Bir burası var, bir de ötesi - gerçek dünya var...
Bize her gün aşura, bize her yer Kerbela...
Fatma Sahur
Kaleminize sağlık
Sayın Fatma hanım. Yazınız günümüzü ve günümüz siyasetcilerin tavırlarını ve vurdum duymazlığı acık şekilde , Malesef gelecek,Cocuklarımızın geleceği de beni korkutuyor..
yüreğine sağlık fato
Ellerinize saglik