Küçüktüm..
9 yaş nedir ki..
Okulum yeni değişmişti, merkezden kırsala taşınmıştık o sene.
Taşındığımız yeni yerde sabaha kadar bir kızın çığlığı hiç unutmam…
Her gece…
Gündüz...
Saatsiz...
Kimine göre mahallenin delisi, annem "yazık hasta” demişti..
Sonradan mahallenin çocuklarından öğrenmiştim. Öğrenmiştim öğrenmesine ama diyorum ya yaşım daha 9 anlayamamıştım. O kızcağızı ablası doğurmuş o yüzden hasta doğmuş! O çığlıkların gerçek sahibinin aslında ablası olduğunu çok sonra anlıyorum. Babası ona tecavüz ederken atamadığı o çığlıkları babasından olma hasta çocuğu atıyordu.
Okumaya bile tahammül edemiyoruz böyle şeyleri, cümlesi zor kuruluyor, bunları yazarken bile boğazım kuruyor.
Ama yaşanıyor...
Yaşayanlar susuyor, utanıyor ya da susarak sevdiklerini korumaya çalışıyor...
Susmayanlar da var evet, çocuklarını cesaretlendirerek adalet arayanlar ki işte tam da burada adaletimiz tekrar böyle birşey başımıza geldiğinde susalım diye elinden geleni yapıyor ya.
En yakın örnek Antalya’da tacizci öğretmen tüm çocukların konuşmasına rağmen salınıveriyor üstelik daha önce de böyle bir şikayet olmasına rağmen.
Buna tahammül etmek mümkün mü?
Benim canım Saadet Öğretmen’imin gözyaşları geliyor gözümün önüne dayanmak mümkün değil sen ki insansın! “Anne; gözümü kapattığımda hep üzerime karanlık birşey geliyormuş gibi hissediyorum”
Antalya’da söz konusu okulda tacize uğrayan kızlardan yalnızca biri psikolojik tedavi görüyor daha 9 yaşında..
Düşünüyorum da ben de 9 yaşındaydım ve öğretmenime aşıktım. Hangi kız çocuğu sevmez ki öğretmenini? Hangi kız çocuğu "karanlık bir şey" der ki öğretmeni için? Kötü şeylere maruz kalmasa...
Biz ki çocuklarımızı ellerimizle emanet ediyoruz onlara.
Anneden babadan önce gelir dediğimiz öğretmenler bile bunu yapıyorsa;
O karanlık şeyler artık HERYERDELER…