Erkeklerden icazet almadan harekete geçebilen kadınlara bir çift sözüm var.
Memleketin politikası ve siyasetçilerine moralimiz öyle bir bozulur ki, bazen umutsuzluk, kırgınlık hatta öfkeye bile kapılabiliriz. Biz duygusal varlıklarız. Sosyal medya ve sosyal ağlar yoluyla bu duygular iyice körükleniyor, kutuplaşmalar yaratılıyor ve hızla dünyaya yayılıyor. Yaşadığımız kentte bile siyaset çatırdayarak, kamplaşarak ortadan ikiye bölünüyor. Bizim çağımız kaygı, öfke, güvensizlik, gücenmişlik ve sanırım bolca korku çağı.
En iyi tarifi Zygmunt Bauman yapmış: "Hepimiz kendimizi kaygan kumların üzerinde yürürken bulacağız"
Durum buysa biz kadınlar erkekler kadar endişelenmeliyiz. Toplumun ibresi otariter bir yönetime dönerse, milliyetçilik ya da dini fanatizm farketmez en çok kaybedenler yine kadınlar olur.
Erkeklerle birlikte var olma ve Türkiye'de demokrasi hayalimiz her geçen gün eziliyor. İbre eşitsizlik üzerinde. Gün geçtikçe moralimiz bozuluyor. İzmir'de bazı siyasi erkler var. Toplumsal duyguları ve bunlardan kendine çıkar sağlamayı iyi biliyorlar. Demogog olanlardan bahsediyorum. Çoğulculuktan sonuna kadar nefret ediyorlar. Birbirleriyle konuşma şekilleri utanç verici ve zehirli. Kadının siyasette eşit temsiliyet hakkına tahammülsüzlük had safhada. Hadi siyasete daha fazla kadın kazandıralım. Kadınları küçümseyen zihniyete kadın ve erkeğin eşit olduğu tek yer sandıkta ders verebilir, siyasetin dinazorlarından kurtulabiliriz.
Evrilmekte direnen erkeklere de bir çift sözüm var;
"Tüm kadınlar yürüdüğünde gözlerinden kıvılcım saçar. Ezdiğiniz o kadınlar örgütlendiğinde"
Zamanla şunu anladım. Kadın susar. Sesizliğe bürünür, bekler. İzler, izler yine izler. An gelir "o" kırılma noktasındadır. Hani bir eşiğe gelirsin an gelir çok fena yorulursun itaat etmekten, yutkunmaktan. Tanıdınız mı bu duyguyu?
Sadece bireylerin değil, ama belki bir ulusun tüm kadınlarının kırılma noktası vardır.
Şimdi "Yeter be!" demek için harekete geçebiliriz. Popülüst demogoglardan demokrasiyi öğrendik!
Yalan hikayeleri günlere bölüp tek tek anlatmayı, çeşitliliğin güzelliğini de biliyoruz...
Bir fanusta tek tip kadın olmayı redediyoruz.
Arıları kapaksız kavanozlara hapsettiğinizi hayal edin, onlar yukarı bakmazlar ve bu yüzden de cam kavanoza çarpa çarpa çaresiz bir şekilde uçar dururlar. Yukarı bakın. Dışarı çıkın. Derin bir nefes alın. Özgürlüğün tadını ciğerlerinizde hissettiniz mi? Artık köleleşemezsiniz.
Haydi dünyayı değiştirelim!