Yerel seçim sonrası AKP ve MHP'den CHP'ye geçen belediyelerin şatafat, lüks ve boşa harcanan milyonları, yeni gelen CHP'li belediye başkanları tarafından pankartlarla belediyelerin borçları vatandaşa duyurulurken, onun bunun altına verilen kiralık araçlar da otoparklarda sergilenerek yapılan israf ifşa edilmeye başlandı.
Ardından bu harcamalarla ilgili CHP'nin "TBMM görevini yapmalı, her kuruşun hesabı sorulmalı" başlıklı, muhtemelen AKP ve MHP oyları ile reddedilecek önergesi gündeme geldi.
Bu haftasonu yapılan İktidar Yolunda CHP Belediyeciliği Çalıştayı'nda da Genel Başkan Özgür Özel belediyelere ‘karne’ vereceklerini belirterek, "Belediyelerin 3'er, 6'şar aylık ve 1'er yıllık karnelerini ölçme-değerlendirme yöntemiyle çıkarıp, sizinle paylaşacağız. Eğer ibre yukarıysa devam edeceğiz, durağansa neler yapabileceğimize bakacağız, aşağı doğruysa yanlışlardan döneceğiz" şeklinde açıklama yaptı.
Buraya kadar hepsi çok güzel hamleler ancak eksik kalmaması adına CHP'li yeni başkanların kendi partilisi olan belediye başkanlarından devraldıkları kötü tabloyu da paylaşması, genel merkezin bu başkanlara da bir karne vermesi gerekmiyor mu?
Bunun kamuoyuyla paylaşılması iktidara yürüyen bir parti açısından bir dezavantaj gibi gözükse de beş yıl önce atamaları yapılarak seçilen ve parti zarar görmesin zırhının arkasına saklanarak eleştirilerden uzak kalmış, yaptıkları yanına kar kalmış, türlü alavere dalavereye bulaşmış, başarız olmuş belediye başkanlarının sorumluluğu CHP'nin yeni yönetiminde olmadığı için kamuoyunda hata yapanın gözünün yaşına bakılmadığı şeklinde olumlu bir etkisi olacağını düşünüyorum.
Bir başka etkisi ise geçmiş karnesi kötü olan bu başkanların günü geldiğinde hiç bir şey olmamış gibi tekrar siyaset arenasında boy göstermesinin önünü kesmek olacaktır ki değişim rüzgarını arkasına alarak Türkiye'nin birinci partisi konumuna gelen CHP'nin bu başarısını sürdürerek, ilk genel seçimde yeni ve temiz isimlerle iktidar olmasını sağlayacaktır.
Bu düşünceme elbet katılmayan arkadaşlarımız olacaktır. Ancak zaten bu yazdıklarıma benzer şekilde İzmir'de bazı belediye başkanları devraldıkları olumsuz tabloyu dile getirmeye başladılar bile.
İşini iyi yapan, verilen oyun, oturduğu makamın hakkını veren, halktan kopmamış, kibirden uzak, gecesi gündüzüne karışarak bıraktığı eserlerle hatırlanacak belediye başkanları ile yukarıda bahsettiğim gibi olanların birbirinden ayırt edilmesi, iyilerle kötülerin birbirinden ayrılması, siyasetin geleceği açısından son derece önemlidir.
Şairin de dediği gibi;
Hiçbir zaman anlamadı insanoğlu.
Dünya birine kalacak olsaydı Süleyman'a kalırdı.
Ölüm satın alınsaydı Nemrut tutar alırdı.
Çıkmadık canlara derman bulurdu, Lokman Hekim ölmedi mi?
Bu yüzden hiç korkmadık biz, umudumuz hep Allah'tandı.
Derdimize yüksel dedik, istediğin kadar yüksel!
Nasıl olsa geçmeyecek misin?
Zalimlere güçlen dedik, dilediğin kadar güçlen!
Nasıl olsa düşmeyecek misin?
Öyle oldu, olacak.
Bu dünya iyiyle kötünün arasında bir yerde
Ama günü geldiğinde iyilerden taraf olacak.
Güzel bir yazı Gökhan kardeşimin talebinizde doğru buluyorum.tek sorun bu listeleri medyadan öğrenmenin CHP ye vereceği zarar dolayısıyla bu konu parti müfettişliği kurumuna ihtiyaç duyuyor.