Özel, bir basın mensubunun yönelttiği "Komisyon İmralı'ya gitme kararı alırsa CHP gidecek mi?" sorusuna verdiği yanıtta "AKP önce kendi tutumunu belirlesin" ifadesini kullandı.
SOSYALİST ENTERNASYONAL’DE NELER KONUŞULACAK?
Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:“Sosyalist Enternasyonal toplantımızın ana gündemi, hiç şüphesiz İsrail’in iki yıldır Gazze’de uyguladığı soykırım politikası. Amerikan Başkanı Trump’ın Gazze planı kapsamında bugün İsrail ile Hamas arasında varılan ateşkes antlaşmasının hemen ertesinde olması ve hep birlikte Sosyalist Enternasyonal’de yöneticilerin bunu birlikte değerlendirme ve önümüze bu konuda bir yol haritası koymak açısından son derece değerli olacak.Sosyalist Enternasyonal Başkanı, İspanya Başbakanı, dostum Pedro Sanchez bugüne kadar Filistin meselesinde en güçlü desteği veren liderlerden biri. Benim de başkan yardımcısı olduğum Sosyalist Enternasyonal de bugüne kadar yayınladığı tüm bildirilerde Filistin davasının yanında ve arkasında olmuştur, bundan sonra da olmaya devam edecek. Toplantılarımızda ayrıca Avrupa’da yükselen aşırı sağ ve otoriterlik, Rusya - Ukrayna savaşı başta olmak üzere bölgesel sorunları konuşacağız.
Avrupa’da ve dünyada sağ popülizme karşı, neo-liberal ekonomi politikalarına ve gelir adaletsizliğine karşı sosyal demokrat çözümler üretmek için partilerimiz arasında var olan dayanışmayı büyütmeyi ve bu konudaki ortak mücadelemizi sürdürmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Hiç şüphe yok ki Türkiye’de 19 Mart gününden itibaren devrede olan ve ülkenin bir sonraki iktidarına yapılan darbe girişimi, buna karşı verdiğimiz mücadele, kardeş partilerimiz tarafından gerekli desteği görüyor. Ancak bu konuda Türkiye’de yaşananlar, yazılmayan iddianameler, önü - arkası kesilmeyen dalga dalga operasyonlar ve toplumun tüm kesimlerine gözdağı vermek için yapılan, Türkiye’nin gündemini meşgul eden gazetecilerin, akademisyenlerin, sanatçıların gözaltına alınması, kötü muamele görmesi ve devamında da çok sayıda haksız tutuklama, akademi üzerindeki baskılar, öğrencilere yapılan baskılar elbette bizim gündemimizde.
"KAPATMA DAVASI AÇILDIĞINDA DÜNYA BAŞKENTLERİNİ GEZDİLER"
Ülkeyi yönetenlerin şöyle bir ezberleri var: ‘Ne oluyorsa Türkiye’de kalsın. Kol kesilsin, yen içinde kalsın.’ Bu konuya eğer kişisel menfaatler, çıkarlar, çatışmalar söz konusu olsa bir yere kadar katlanılabilir. Ama ülkenin doğrudan demokrasisi, Cumhuriyet’in en önemli kazanımı sandık tehlikedeyken ve ülkedeki herkes sadece birileri iktidarını sürdürsün diye büyük bir baskı altındayken, zulüm altındayken, işkenceye varan kötü muamele altındayken, Türkiye’de yaşanan bu demokrasi sorununu dünyanın sorunudur.Aynı 15 Temmuz gibi. Hatta öncesinde Türkiye’de haksız bir şekilde bazı öğrencilerin, kadınların başını örtmesi, eğitim konusunda bir engeldir diye bir hak ihlali varken, ki ben o dönemde üniversite öğrencisiyken öğrenci arkadaşlarımızın, kadın arkadaşlarımızın yanındaydık. Bu sorunu dünyaya anlatıyordu AK Parti. ‘Türkiye’yi dünyaya şikayet ediyorsun’ diyorlardı. Bu hak ihlaline karşı o gün AK Parti’nin bunları dünyaya anlatması meşruydu. AK Parti’ye kapatma davası açıldı. Heyetler kurdular, dünya başkentlerini gezdiler. Dertlerini anlattılar. O gün meşruydu. 15 Temmuz gecesi kapalı Meclis’i birlikte açtık darbeye karşı. Ertesi gün Sayın Erdoğan’ın tebrik telefonu geldi grubumuza, ‘Teşekkür edilecek bir şey yok’ dedik. O sırada ben Genel Başkanımızın yanındaydım, gece Meclis’i açtıran ve işleten Cumhuriyet Halk Partisi’nin temsilcisi, yetkilisi, grup başkanvekili olarak. Sayın Erdoğan grubumuza teşekkür ediyordu, ayrıca da ‘Sizin dış bağlantılarınız kuvvetli, bu darbeyi dünyaya birlikte anlatalım’ diyordu, 15 Temmuz darbesini. O gün meşruydu, şimdi darbeye uğrayan Erdoğan değil; darbeyi yapan Erdoğan, yaptıran Erdoğan olunca ‘Bizi dünyaya şikayet etmesin.’ Kusura bakmasın. Nerede bu yoğurdun bolluğu, ben anlayamadım. Ama biz bunu bütün dünyaya anlatmaya, haklı mücadelemizi dünyaya anlatmaya, sandığı savunmaya, demokratik dünyanın parçası olması gereken Türkiye’nin demokrasiden kopmasına hem biz Türkiye’deki mücadeleyle izin vermemeye, hem de dünyanın bunu bilmesine, görmesine katkı sağlamaya devam edeceğiz.
“61’İNCİ EYLEMİMİZ, BRÜKSEL MEYDANINDA YAPACAĞIZ”
Heyetimizle birlikte cumartesi günü Madrid temaslarımızın ardından Belçika’nın başkenti Brüksel’e geçeceğiz. 12 Ekim Pazar günü saat 14.00’te Brüksel meydanında olacağız. Belçika’daki, Hollanda’daki, Almanya’daki, Fransa’daki Türkler sürekli bizi ‘Bir eylem de burada olsun’ diye davet ediyorlardı. Ortak bir nokta ve bir başlangıç noktası olarak Brüksel’i seçtik.Elbette çok sayıda yabancı konuğumuz olacak, çok kıymetli çeşitli görevlerde olan. Hem ülkelerinin Avrupa Birliği’ndeki temsilcileri, Konseyden temsilciler, Avrupa’nın dört bir yanından belediye başkanları, siyaset insanları ve Türkiye’nin dostlarının da misafirimiz olacağı bir mitingte Brüksel meydanında olacağız. 61’inci eylemimizi de orada yapacağız.Ardından Türkiye’ye döneceğiz. Yurtdışında geçirdiğimiz üç - dört günün sonunda Türkiye’de mücadelemizi kaldığımız yerden sürdüreceğiz. Tabii giderken gözümüz arkada değil. Tüm Türkiye, İstanbul il başkanımıza, partimiz genel başkan yardımcılarımıza, örgütümüze ve sevenlerimize emanettir. Bu faydalı olacağını değerlendirdiğimiz temaslardan sonra pazar akşam geç saatlerde burada olacağız. Pazartesiden itibaren de mücadelemize devam edeceğiz.
"TORBACI YOK, TORBA VAR"
Utanç verici bir operasyon. Zaten gözaltı yapsa ne yaptığı bilinir. Yaptıkları iş doğrudan birincisi aile hayatına, özel hayata saldırı ve doğrudan itibar suikatı. Güya bir torbacı var.Torbacı var, ifade veriyor. Torbasından nasıl oluyorsa Türkiye’de iktidarı memnun edecek övecek söylemleri olmayan zaman zaman eleştiren sanatçılar çıkıyor.Bir torbacı yok, bir torba var. O torbanın içinde muhalif kimliği olan sanatçılar var. Onları sabahın köründe jandarmayla alıyorlar. Bu 19 kişiden 18'inden bir şey çıksa 1'inden çıkmasa nasıl hesap vereceksiniz.
İçişleri Bakanı yapsa yapsa Üsküdar'daki kaçak yapıları yıkmak isteyenlerin karşısına polis diker. Ak Parti Kadın Kolları'nı tarihin doğru tarafından durmaya davet ediyorum.
Kimin nasıl yalnızlaştığını milletimiz görüyor.
İMRALI'YA SORUSUNA YANIT
Meclis böyle bir şeyi gündemine alacaksa alsın görelim. Meclis başkanı alsın MHP ve AKP ortaya koysun tutumlarını.Sonra gelsinler bana sorsunlar. Şu an partimin yetkili organlarına iletilmek üzere komisyon üyelerimizden böyle bir şeyi resmileştirildiğini duymadım, görmedim, bilmiyorum.AKP önce kendi tutumunu belirlesin. Heyet sayısını belirlesinler. Meclis başkanı hangi partiden kimi davet ediyorsa duyursun.
CHP’yi şeytanlaştırıp işlerine gelince önceleştirmesinler. Yerim yurdum tutumumum belli, girdiğim komisyon oturduğum yer belli. Kendi pozisyonlarını görelim. Onlar yanıtlasın, sonra biz de yanıtlamaya devam ederiz."DÜŞMANI YOKSA ERDOĞAN DA YOKTUR"
O liderlerden birine Kürt meselesi konusunda kendileriyle aynı şekilde düşünmüyor diye Serok diye sesleniyordu.Bu çağrı doğrudur. Keşke geçen Ekim ayında da Dem Parti'yi çağırabilselerdi.
Bu ülkeyi 23 yıldır yöneten Erdoğan, hiçbir bayramda tüm partileri arayacak yüce gönüllülüğü yerine getirmemiştir. Biz normali budur diyerek Erdoğan dahil tüm liderlerle bayramlaştık. Erdoğan, düşmanı olmadan siyaset yapamaz. Cumhuriyet Halk Partisi'nden öğreneceği çok fazla şey var. Bizim seçimi kazandığımız geceki tutumumuzdan öğreneceği çok şey var.Çünkü kindardır, çünkü hazımsızdır. Çünkü düşmanı yoksa Erdoğan da yoktur.
ÖCALAN SLOGANI SORUSUNA YANIT
Meclis'teki Öcalan sloganlarını tutup da başka yerlere çekilmemeli. Madem bir süreç yönetiliyor. Bununla alakalı hepimiz elimizi taşın altına koymuşuz. Ona katkı sağlayacak bir özene ihtiyaç. var."GAZZE ŞERİDİ, FİLİSTİNLİLERE BIRAKILMALIDIR"
Adil bir barış süreci yürümediğini söylemiştik. Ateşkes varsa biz orada varız. Bundan sonra can kaybı yaşanmayacak olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Hızla tıbbi yardımı var. Türkiye'nin bu konuda bir katkısı olacaksa biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak her türlü desteğe varız.Gazze Şeridi, Filistinlilere bırakılmalıdır.









