1982 yılında devlet üniversitesi olarak kurulan Dokuz Eylül, son iki yıldır adeta hükümet üniversitesi kimliğine büründü. AKP’nin kurucuları arasında yer alan Fatma Seniha Nüket Hotar’ın Rektör yapılmasının ardından ötekileştirme arttı, çalışanlar arasındaki iş barışı bozuldu. Farklı siyasi düşünceye sahip olan akademisyenler ve hastane çalışanları birer ikişer mobinge maruz kaldı. Muhalif görülen çalışanlar hakkında çok sayıda soruşturma açıldı.
Öyle ki; Türkiye'nin en nitelikli üniversiteleri arasında yer alan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), kamu ve vakıf üniversitelerini mercek altına alan UniAr Öğrenci Memnuniyet Anketi’nde “yönetim ve işleyişten memnuniyet” düzeyinde, iki yıl içinde 53. sıradan 119. sıraya kadar geriledi.
Siyasi geçmişi nedeniyle “atama” olarak önemli bir kurumun Rektör koltuğuna oturan Fatma Seniha Nüket Hotar’ın bu makama seçildikten sonra siyasi kimliğini bir kenara bırakmaması, üniversitenin eğitim ve araştırmada sağladığı başarılardan ziyade akademisyenlere ve öğrencilere uygulanan baskılarla gündeme gelmesine neden oldu.
İki yıldır eski AKP'li Fatma Seniha Nükhet Hotar tarafından yönetilen DEÜ'deki akademik çöküş, gerek YÖK Başkanlığı’nda biriken şikâyet dosyalarına gerekse araştırma kuruluşlarının anket ve değerlendirme raporlarına da yansıdı.
Pandemi sürecinde üstelik işten çıkarmanın yasak olduğu bir dönemde Üniversite Hastanesi’nde görev yapan iki sağlık çalışanı sendikal faaliyetlerinden olayı işten atıldı. Yıllarını üniversiteye vermiş ama siyasiler karşısında hiç eğilip bükülmemiş öğretim üyeleri hakkında soruşturma üzerine soruşturma açıldı. Öyle ki; idarenin çalışanlarına açtığı soruşturma ve davalar bu dönemde rekor sayıya ulaştı.
Fatma Seniha Nüket Hotar’ın yönetimindeki DEÜ; en fazla dava edilen, tazminat ödeyen ve böylelikle kamu zararına yol açan ihtilaflı bir kuruma dönüştü. Bunun yanı sıra DEÜ, hem Çalışma Bakanlığı hem de YÖK nezdinde rekor sayıda şikâyete konu tahkikat dosyası bulunan üniversite haline geldi.
Öte yandan; Dokuz Eylül Üniversitesi’nin 2019 yılı Sayıştay Denetim Raporu Eylül ayında kamuoyuyla paylaşıldı. Raporda Dokuz Eylül Üniversitesi için rekor sayılabilecek 'bulgu' tespit edildi. Raporda üniversitenin birçok işleminde mali mevzuata aykırı uygulamanın yer aldığı belirtilirken, çeşitli idari birimlerde görev yapan personelin eğitim durumları ile fiilen yaptıkları görevler arasında da çarpıcı uyumsuzluklar olduğu yazıldı.
Fatma Seniha Nüket Hotar, kendine muhalif gördüklerinin üzerine soruşturma ve davalarla yürürken AKP geleneği olan liyakatsız, yandaş kişileri de üniversite bünyesine katmaya başladı. Üniversitede yıllardır kadro bekleyen akademisyenler mağdur edilirken, adrese teslim ve kişiye özel ilanlarla bazı kritik kadrolar da dolduruldu.
Baskılar öyle bir hal aldı ki, kadro hakkını alamayan da, siyasi yönetim anlayışına dayanamayan da birer birer istifa etti. Fatma Seniha Nüket Hotar’ın yönetimindeki iki yıllık süre zarfında Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı, Mimarlık Fakültesi Dekanı, Tıp Fakültesi Dekanı, Reha Midilli Turizm Fakültesi Dekanı, Buca Eğitim Fakültesi Dekanı ve İşletme Fakültesi Dekanı görevlerinden istifa etti. Dekanların yanı sıra İzmir Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Devlet Konservatuvarı Müdürü ve DEUZEM Uzakta Eğitim Merkezi Müdürü de istifa edenler kervanına katıldı.
Üniversitede bütün bu olaylar olurken ve akademisyenlerden öğrencilere, sağlık çalışanlarından güvenlik görevlisine kadar neredeyse tüm personel mutsuz ve huzursuz iken Fatma Seniha Nüket Hotar, Ankara’dan başlatılan siyasi şova ilk cevap verenlerden biri oldu. Dahiyane bir fikirle üniversitede manav açtı, rektörlüğü bir kenara koyup manavlığa soyundu. Kısa süre sonra da açtığı manavın kepengini indirdi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde gece gündüz demeden salgın nedeniyle hasta olan insanlara yardım etmeye çalışan sağlık çalışanlarının daha iyi şartlarda dinlenmesi için İzmir'de bir yurt kiraladı. Ancak siyasetten hızını ve hevesini alamayan Fatma Seniha Nüket Hotar, belediyenin sunduğu bu hizmeti geri çevirdi. Nedeni açıktı. Belediye CHP’liydi ve CHP’li sosyal demokrat bir belediye başkanı bu işten prim elde etmemeliydi!
38 yıllık köklü bir üniversitenin rektörlük koltuğunda oturan Fatma Seniha Nüket Hotar, oturduğu makamın tarafsızlığını unutarak CHP’li belediyeleri ve başkanlarına olan siyasi yaklaşımını sosyal medya üzerinden göstermekten de çekinmedi. AKP teşkilatlarına mensup kişilerin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik eleştirel twitlerini tıpkı AKP’nin troll ordusunun yaptığı gibi ilk beğenenlerden biri de Fatma Seniha Nüket Hotar oldu.
Oturduğu makama layık olmayacak şekilde davranan, başarısızlıkları, çalışanlara kötü niyetli yaklaşımları gazete manşetlerine taşınan Fatma Seniha Nüket Hotar, makamını korumak için siyasetin daha da içine girdi.
Bizler ve duyarlı İzmir halkı, 38 yıllık Dokuz Eylül Üniversitesi’nin bir siyasi partinin arka bahçesi haline gelmesini eleştirirken, siyaset yaptığını her platformda haykırırken Fatma Seniha Nüket Hotar’ın bir de mafya ve ticaret ayağı ortaya çıktı.
İzmir’de "FETÖ Borsası" olarak adlandırılan yapının silahlı kanadını yönettiği söylenen, çok sayıda kişiden tehditle para aldıkları ve bazılarına silahlı saldırıda bulundukları gerekçesiyle hakkında dava açılan ve uluslararası yakalama kararı bulunan Serkan Kurtuluş isimli kişi, Türkiye’nin isteği ile yakalanarak tutuklandığı Arjantin Cezaevi’nde önemli bir iddiada bulundu.
"FETÖ Borsası" davasında tutuklandıktan sonra çıkarıldığı ev hapsinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden eski AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’a adliye ve emniyet üzerinden isim listeleri geldiğini ve iş dünyası hakkında kararlar alındığını iddia eden Kurtuluş, çok yüklü miktarlarda paraların alındığını ve bu kişilerin cezaevine girmeden tahliye edildiğini söyledi.
Arjantin’de tutuklu olan Serkan Kurtuluş, organizasyonun başında AKP'nin kurucuları arasında yer alan, eski Genel Başkan Yardımcısı ve şimdinin Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Fatma Seniha Nükhet Hotar'ın olduğunu iddia etti. Kurtuluş, "İzmir’den çözülemeyen sorunları Nükhet Hotar Ankara’ya bildiriyordu. Sorun olduğu zaman Ankara’yı arayıp çözüyordu" dedi.
Serkan Kurtuluş, FETÖ Borsası iddiasının yanına bir yenisini daha ekleyerek Fatma Seniha Nüket Hotar’ın İzmir basınının yakından tanıdığı gazeteci Süleyman Gençel’e saldırı emri verdiğini de açıkladı. Serkan Kurtuluş, ifadesinde "Süleyman Gençel, Hotar hakkında yazılar yazıyordu. Saldırının ötesinde, gazeteciyi vurdurmak istiyorlardı ama çok sansasyonel olacağını düşündükleri için Gençel’i ofisinde darp ettiler. Hotar’ın Gençel’e karşı kini hiç bitmedi. Her görüştüğümüzde ‘Süleyman Gençel’den bunun hesabını çok ağır şekilde soracağım’ diye söylüyordu" dedi.
Bu haberler basına yansıdığında Fatma Seniha Nüket Hotar’ın da hem Ankara ziyaretleri arttı hem de çeşitli aralıklarla İzmir Cumhuriyet Başsavcısı ile olan görüşmeleri sıklaştı. Hakkında onca iddia varken büyük bir lakayıtlıkla o makamı işgal edinen Fatma Seniha Nüket Hotar, hakkımda “hakare ve iftira” suçlaması ile üç ayrı dava açarak dokunulmazlığımın kaldırılması için savcılığa şikayette bulunmuş.
Sosyal medya üzerinden kendisine ve kişilik haklarına hakaret ettiğimi iddia eden Fatma Seniha Nüket Hotar’ın bu şikayetini de savcılarımız fezlekeye dönüştürerek Meclis’e göndermişler. Ben o savcılara soruyorum; benim yazdıklarımın ve eleştirilerimin neresinde hakaret var? Yaptığım konuşmalardan dolayı olsa ‘cımbızla çekip almışlar’ diyeceğim ama attığım twitleri değerlendiren savcılar bu paylaşımlarda acaba ne bulmuşlar? Bu paylaşımlardan suç çıkarmak fazla zorlama olmamış mı?
Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir neferi ve İzmir Milletvekili olarak “Siyaseti ben yaparım. Rektör siyaset yapmasın” şeklindeki eleştirilerim için mi bana fezleke hazırlamışlar? Batmamak için çırpınan ancak hem siyasetin dibine batan hem de köklü bir üniversitemizi batıran Fatma Seniha Nüket Hotar şunu bilsin ki; beni yıldıramazsınız, sindiremezsiniz, korkutamazsınız.
Diz çökenlerden, el etek öpenlerden olmadığım için yalnızca halkın karşısında eğilmeye, demokrasi, özgürlükler ve insan hakları için mücadele etmeye devam edeceğim.
Kurumlardaki yozlaşmayı, halkımızın yoksullaşmasını ve yapılan tüm yolsuzlukları dile getirmeye devam edeceğim. Liyakatsız kadroların göz bebeği kurumlarımızı bir siyasi partinin arka bahçesine çevirmesine asla müsaade etmeyeceğim.
Fatma Seniha Nüket Hotar, siyaset yapıyorsun dediğim için, emek düşmanlığı yaptığını söylediğim için varsın benden şikayetçi olsun. Olsun ki gerçekler yargı önünde bir kez daha ortaya çıksın.
Fatma Seniha Nüket Hotar’a şu cümlelerimle bir kez daha sesleniyor, yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım konuları kamuoyunun bilgisine sunuyorum.
“Beni yıldıramazsınız, sindiremezsiniz, korkutamazsınız.”
Öyle ki; Türkiye'nin en nitelikli üniversiteleri arasında yer alan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), kamu ve vakıf üniversitelerini mercek altına alan UniAr Öğrenci Memnuniyet Anketi’nde “yönetim ve işleyişten memnuniyet” düzeyinde, iki yıl içinde 53. sıradan 119. sıraya kadar geriledi.
Siyasi geçmişi nedeniyle “atama” olarak önemli bir kurumun Rektör koltuğuna oturan Fatma Seniha Nüket Hotar’ın bu makama seçildikten sonra siyasi kimliğini bir kenara bırakmaması, üniversitenin eğitim ve araştırmada sağladığı başarılardan ziyade akademisyenlere ve öğrencilere uygulanan baskılarla gündeme gelmesine neden oldu.
İki yıldır eski AKP'li Fatma Seniha Nükhet Hotar tarafından yönetilen DEÜ'deki akademik çöküş, gerek YÖK Başkanlığı’nda biriken şikâyet dosyalarına gerekse araştırma kuruluşlarının anket ve değerlendirme raporlarına da yansıdı.
Pandemi sürecinde üstelik işten çıkarmanın yasak olduğu bir dönemde Üniversite Hastanesi’nde görev yapan iki sağlık çalışanı sendikal faaliyetlerinden olayı işten atıldı. Yıllarını üniversiteye vermiş ama siyasiler karşısında hiç eğilip bükülmemiş öğretim üyeleri hakkında soruşturma üzerine soruşturma açıldı. Öyle ki; idarenin çalışanlarına açtığı soruşturma ve davalar bu dönemde rekor sayıya ulaştı.
Fatma Seniha Nüket Hotar’ın yönetimindeki DEÜ; en fazla dava edilen, tazminat ödeyen ve böylelikle kamu zararına yol açan ihtilaflı bir kuruma dönüştü. Bunun yanı sıra DEÜ, hem Çalışma Bakanlığı hem de YÖK nezdinde rekor sayıda şikâyete konu tahkikat dosyası bulunan üniversite haline geldi.
Öte yandan; Dokuz Eylül Üniversitesi’nin 2019 yılı Sayıştay Denetim Raporu Eylül ayında kamuoyuyla paylaşıldı. Raporda Dokuz Eylül Üniversitesi için rekor sayılabilecek 'bulgu' tespit edildi. Raporda üniversitenin birçok işleminde mali mevzuata aykırı uygulamanın yer aldığı belirtilirken, çeşitli idari birimlerde görev yapan personelin eğitim durumları ile fiilen yaptıkları görevler arasında da çarpıcı uyumsuzluklar olduğu yazıldı.
Fatma Seniha Nüket Hotar, kendine muhalif gördüklerinin üzerine soruşturma ve davalarla yürürken AKP geleneği olan liyakatsız, yandaş kişileri de üniversite bünyesine katmaya başladı. Üniversitede yıllardır kadro bekleyen akademisyenler mağdur edilirken, adrese teslim ve kişiye özel ilanlarla bazı kritik kadrolar da dolduruldu.
Baskılar öyle bir hal aldı ki, kadro hakkını alamayan da, siyasi yönetim anlayışına dayanamayan da birer birer istifa etti. Fatma Seniha Nüket Hotar’ın yönetimindeki iki yıllık süre zarfında Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı, Mimarlık Fakültesi Dekanı, Tıp Fakültesi Dekanı, Reha Midilli Turizm Fakültesi Dekanı, Buca Eğitim Fakültesi Dekanı ve İşletme Fakültesi Dekanı görevlerinden istifa etti. Dekanların yanı sıra İzmir Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Devlet Konservatuvarı Müdürü ve DEUZEM Uzakta Eğitim Merkezi Müdürü de istifa edenler kervanına katıldı.
Üniversitede bütün bu olaylar olurken ve akademisyenlerden öğrencilere, sağlık çalışanlarından güvenlik görevlisine kadar neredeyse tüm personel mutsuz ve huzursuz iken Fatma Seniha Nüket Hotar, Ankara’dan başlatılan siyasi şova ilk cevap verenlerden biri oldu. Dahiyane bir fikirle üniversitede manav açtı, rektörlüğü bir kenara koyup manavlığa soyundu. Kısa süre sonra da açtığı manavın kepengini indirdi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde gece gündüz demeden salgın nedeniyle hasta olan insanlara yardım etmeye çalışan sağlık çalışanlarının daha iyi şartlarda dinlenmesi için İzmir'de bir yurt kiraladı. Ancak siyasetten hızını ve hevesini alamayan Fatma Seniha Nüket Hotar, belediyenin sunduğu bu hizmeti geri çevirdi. Nedeni açıktı. Belediye CHP’liydi ve CHP’li sosyal demokrat bir belediye başkanı bu işten prim elde etmemeliydi!
38 yıllık köklü bir üniversitenin rektörlük koltuğunda oturan Fatma Seniha Nüket Hotar, oturduğu makamın tarafsızlığını unutarak CHP’li belediyeleri ve başkanlarına olan siyasi yaklaşımını sosyal medya üzerinden göstermekten de çekinmedi. AKP teşkilatlarına mensup kişilerin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik eleştirel twitlerini tıpkı AKP’nin troll ordusunun yaptığı gibi ilk beğenenlerden biri de Fatma Seniha Nüket Hotar oldu.
Oturduğu makama layık olmayacak şekilde davranan, başarısızlıkları, çalışanlara kötü niyetli yaklaşımları gazete manşetlerine taşınan Fatma Seniha Nüket Hotar, makamını korumak için siyasetin daha da içine girdi.
Bizler ve duyarlı İzmir halkı, 38 yıllık Dokuz Eylül Üniversitesi’nin bir siyasi partinin arka bahçesi haline gelmesini eleştirirken, siyaset yaptığını her platformda haykırırken Fatma Seniha Nüket Hotar’ın bir de mafya ve ticaret ayağı ortaya çıktı.
İzmir’de "FETÖ Borsası" olarak adlandırılan yapının silahlı kanadını yönettiği söylenen, çok sayıda kişiden tehditle para aldıkları ve bazılarına silahlı saldırıda bulundukları gerekçesiyle hakkında dava açılan ve uluslararası yakalama kararı bulunan Serkan Kurtuluş isimli kişi, Türkiye’nin isteği ile yakalanarak tutuklandığı Arjantin Cezaevi’nde önemli bir iddiada bulundu.
"FETÖ Borsası" davasında tutuklandıktan sonra çıkarıldığı ev hapsinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden eski AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’a adliye ve emniyet üzerinden isim listeleri geldiğini ve iş dünyası hakkında kararlar alındığını iddia eden Kurtuluş, çok yüklü miktarlarda paraların alındığını ve bu kişilerin cezaevine girmeden tahliye edildiğini söyledi.
Arjantin’de tutuklu olan Serkan Kurtuluş, organizasyonun başında AKP'nin kurucuları arasında yer alan, eski Genel Başkan Yardımcısı ve şimdinin Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Fatma Seniha Nükhet Hotar'ın olduğunu iddia etti. Kurtuluş, "İzmir’den çözülemeyen sorunları Nükhet Hotar Ankara’ya bildiriyordu. Sorun olduğu zaman Ankara’yı arayıp çözüyordu" dedi.
Serkan Kurtuluş, FETÖ Borsası iddiasının yanına bir yenisini daha ekleyerek Fatma Seniha Nüket Hotar’ın İzmir basınının yakından tanıdığı gazeteci Süleyman Gençel’e saldırı emri verdiğini de açıkladı. Serkan Kurtuluş, ifadesinde "Süleyman Gençel, Hotar hakkında yazılar yazıyordu. Saldırının ötesinde, gazeteciyi vurdurmak istiyorlardı ama çok sansasyonel olacağını düşündükleri için Gençel’i ofisinde darp ettiler. Hotar’ın Gençel’e karşı kini hiç bitmedi. Her görüştüğümüzde ‘Süleyman Gençel’den bunun hesabını çok ağır şekilde soracağım’ diye söylüyordu" dedi.
Bu haberler basına yansıdığında Fatma Seniha Nüket Hotar’ın da hem Ankara ziyaretleri arttı hem de çeşitli aralıklarla İzmir Cumhuriyet Başsavcısı ile olan görüşmeleri sıklaştı. Hakkında onca iddia varken büyük bir lakayıtlıkla o makamı işgal edinen Fatma Seniha Nüket Hotar, hakkımda “hakare ve iftira” suçlaması ile üç ayrı dava açarak dokunulmazlığımın kaldırılması için savcılığa şikayette bulunmuş.
Sosyal medya üzerinden kendisine ve kişilik haklarına hakaret ettiğimi iddia eden Fatma Seniha Nüket Hotar’ın bu şikayetini de savcılarımız fezlekeye dönüştürerek Meclis’e göndermişler. Ben o savcılara soruyorum; benim yazdıklarımın ve eleştirilerimin neresinde hakaret var? Yaptığım konuşmalardan dolayı olsa ‘cımbızla çekip almışlar’ diyeceğim ama attığım twitleri değerlendiren savcılar bu paylaşımlarda acaba ne bulmuşlar? Bu paylaşımlardan suç çıkarmak fazla zorlama olmamış mı?
Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir neferi ve İzmir Milletvekili olarak “Siyaseti ben yaparım. Rektör siyaset yapmasın” şeklindeki eleştirilerim için mi bana fezleke hazırlamışlar? Batmamak için çırpınan ancak hem siyasetin dibine batan hem de köklü bir üniversitemizi batıran Fatma Seniha Nüket Hotar şunu bilsin ki; beni yıldıramazsınız, sindiremezsiniz, korkutamazsınız.
Diz çökenlerden, el etek öpenlerden olmadığım için yalnızca halkın karşısında eğilmeye, demokrasi, özgürlükler ve insan hakları için mücadele etmeye devam edeceğim.
Kurumlardaki yozlaşmayı, halkımızın yoksullaşmasını ve yapılan tüm yolsuzlukları dile getirmeye devam edeceğim. Liyakatsız kadroların göz bebeği kurumlarımızı bir siyasi partinin arka bahçesine çevirmesine asla müsaade etmeyeceğim.
Fatma Seniha Nüket Hotar, siyaset yapıyorsun dediğim için, emek düşmanlığı yaptığını söylediğim için varsın benden şikayetçi olsun. Olsun ki gerçekler yargı önünde bir kez daha ortaya çıksın.
Fatma Seniha Nüket Hotar’a şu cümlelerimle bir kez daha sesleniyor, yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım konuları kamuoyunun bilgisine sunuyorum.
“Beni yıldıramazsınız, sindiremezsiniz, korkutamazsınız.”