Sahipsiz sokak hayvanlarının ‘uyutulması’ konusunda hazırlanan yasa tasarısına karşı tepkiler sürüyor. Hayvanların yaşam hakkını savunmak için sivil toplum örgütleri, ülkenin pek çok yerinde eş zamanlı gerçekleşen Adalet Mitingi düzenledi. İzmir’deki hayvan hakları aktivistleri, Cumhuriyet Meydanı’nda toplanarak Gündoğdu Meydanı’na doğru bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Mitingte sık sık “Sokaktayım, yanındayım, katliama karşıyım”, “Kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat”, “Barınaklarınız kan kokuyor”, “Toplayamazsın, hapsedemezsin, öldüremezsin” sloganları atıldı.
İzmir, İstanbul ve Ankara ile birlikte Gaziantep, Eskişehir, Ereğli, Fethiye, Adana, Yalova, Uşak, Muğla, Mersin, Sivas, Denizli, Ayvalık, Datça, Van, Aydın ve Antalya’da düzenlenen mitingte ortak basın metni okundu.
MAHALLE SAKİNLERİMİZ KÖPEKLER İÇİN TEK BEDENİZ
Ortak basın metni şu şekilde:
“Bugün; Cumhurbaşkanlığı, AKP, iktidarın küçük ortakları olan gerici siyasi partiler ve Tarım Bakanlığı tarafından öne sürülen “tecrit ve katliam odaklı” yasa tasarısına karşı, sokakta yaşayan köpekleri, yani mahalle sakinlerimizi savunmak için buradayız, tek bedeniz. “Ötenazi, uyutma, doğal yaşam alanı, Avrupa modeli” gibi yumuşatılmış ifadeler ile sokakta yaşayan köpeklerin ömür boyu hapsedilmesine ve öldürülmesine yönelik “etik dışı ve kanun dışı” uygulamaları protesto etmek, hayvanların yalnız olmadığını haykırmak için buradayız.
KÖPEKLERİN SAYISININ ARTMASININ NEDENİ DENETLENMEYEN BELEDİYELERDİR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde ‘Hiç kimse bizim merhametimizi sorgulamasın, ders vermeye kalkmasın. Sokakta yaşayan köpekleri barınaklarda toplayacağız, hayvanseverlerin hepsini sahiplenmesi halinde ‘sonraki adıma (öldürmeye) gerek kalmayacak’ dedi. Biz merhamet değil adalet istiyoruz. Tüm köpeklerin hapsedilmesi, sahiplenilmeyen köpeklerin öldürülmesi, bir hukuk devletinde asla meşru bir uygulama olarak gösterilemez. Bu merhamet anlayışına da, adalet anlayışına da sığmaz. Türkiye’de yıllardır sokakta yaşayan hayvanları yaşatmak için elini taşın altına asla koymayan devletin ve yerel yönetimlerin yapmadıklarını zaten hayvan severler ve hayvan hakkı savunucuları kısıtlı imkanlarıyla yapmaya çalışıyor. Biz elimizi taşın altına yıllardır koyuyoruz. Şimdi de barınaklara hapsedecekleri köpekleri zaten evleri ağzına kadar dolu olan hayvanseverlerin kurtarmasını bekliyorlar. Bizler hayvanları kısırlaştırabilmek için uğraşıyoruz, aç kalmamaları için uğraşıyoruz. Devlet ne yapıyor, belediyelerin bütçelerini hayvanlara ayırmamasını adeta teşvik edercesine belediyeleri denetlemiyor. Köpeklerin sayısının bu kadar fazla olmasının nedeni bizler değiliz; 20 yıldır kısırlaştırma yapmayan, bakımevi kurmayan, denetlenmeyen belediyelerdir. Bu iktidarın hayvan düşmanı politikalarının bir sonucudur.
YAŞAM HAKKI SAVUNUCULARINI CANAVARLAŞTIRAN DERNEKLER KAPATILMIYOR
Yıllardır ismini hak etmeyen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun “kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” ilkesini temel alan 6. Maddesini delmek isteyen Tarım ve Orman Bakanlığı’yla ve iktidar partisiyle -tabiri caizse- “daimi bir mücadele içindeyiz”. Hayvanları ve haklarını korumakla yükümlü olanlar, bizzat onları yok etmeye ve suç işlemeye devam ediyor! Halkın oylarıyla seçilmiş vekiller, bizzat bizi kutuplaştırmaya ve halkın hassas dengelerini bozmaya devam ediyor!
Toplumsal huzura ve barışa zarar veren bu suni gündemleri ise; taraflı medya kuruluşlarını, yandaş gazetecileri ve parayla tutulmuş trol çetelerini devreye sokarak yapıyorlar. Bireysel silahlanmayı hedefleyen, provokasyon ve dezenformasyonla köpekleri ve yaşam savunucularını canavarlaştıran ama bir türlü kapatılmayan sözde dernekler de, adeta sözcülük yapıyor.”
BELEDİYENİN SUÇUNU KÖPEKLERE ATAMAZSINIZ
Mitingte okunan açıklamanın devamında ‘manifesto’ niteliğinde ifadeler yer aldı:
-20 yıldır kanunda yer alan yükümlülüklerini yerine getirmeyen, yani hayvanları kısırlaştırmayan, besleme, bakım ve rehabilitasyonlarını yapmayan, onları başka ilçelere, ormanlara, çöplüklere atan ve popülasyonun artmasına sebep olan belediyelerin suçunu köpeklere atamazsınız.
-Hissiz birer eşyaymış gibi, hayvanların kataloglardan, internetten, merdiven altından yasal ve yasadışı üretimine, satışına ve ticaretine izin verip hayvan terk etme fiillerine caydırıcı cezalar getirmeyen yasa yapıcıların sorumluluğunu köpeklere yıkamazsınız.
-Barınaktan hayvan sahiplendirme bilincini aşılamayan, hayvanlarla beraber yaşamanın yükümlülükleri konusunda sistemli bir şekilde farkındalık ve eğitim çalışmaları yapmayan yerel ve merkezi yönetimlerin yükünü köpeklere atamazsınız.
-Halihazırda yasalara aykırı şekilde işleyen dev “toplama merkezlerinin” ihalelerine ve inşaatlarına halkın vergileriyle binlerce dolar harcayan ve bu tesisleri “ölüm kampları” şeklinde kullanan belediye başkanlarının rant hırslarını köpeklerden çıkaramazsınız.
-Geçici bakımevlerinde ve toplamalar sırasında hayvanlara yönelik şiddet ve işkence fiillerinde bulunan belediye çalışanlarının, veteriner hekimlerin ve emri veren belediye başkanlarının “soruşturma engeline takılmadan yargılanmasına” engel olan iktidarın ve siyasi partilerin ellerindeki kanı köpeklere bulayamazsınız.
GÖSTERMELİK HAPİS CEZALARINI GÜZELLEYEMEZSİNİZ
-Hayvana zulmedenlere “yatarı olmayan, ertelenebilen, iyi hal indirimi uygulanan ve para cezasına çevrilebilen” caydırıcılıktan uzak göstermelik hapis cezalarını, “devrim gibi yasal düzenleme” güzellemesiyle sunan vekilleri, katilleri aramıza salan cezasızlık sistemini köpeklere karşı kullanamazsınız.
2021 yılındaki yasa değişikliğiyle nüfüsu 75 binin üzerinde olan belediyelere bakımevi kurma zorunluluğu getirildi. Türkiye’de 1389 belediyenin sadece 254’ünün hayvan bakım evi var. Birçok Belediye’de Veteriner İşleri Müdürlükleri dahi yok. Varolanların da çoğu görevini yapmıyor, kısırlaştırma ve rehabilitasyon hizmeti vermedikleri yetmezmiş gibi, köpekleri dağ başlarına, ormanlara, çöplüklere atarak köpek nüfusunun artmasına, açlıktan travmatize olmalarına ve gruplaşmalarına neden oluyorlar. Yasanın 20 yıldır uygulanmadığı gerçeği gizlenerek, köpekler canavarlaştırılarak, toplumun kutuplaştırılması kabul edilemez. Bizler “elit kesim” değiliz, halkız, köpekleri mahallelerimizde yaşatmaya çalışan insanlarız. Herkes için adil, yaşanabilir bir dünya isteyenleriz, yüzyıllardır olduğu gibi bugün de sokak hayvanlarıyla birlikte yaşamak isteyenleriz, Barınaklarda yıllardır açlıktan, pislikten, bakımsızlıktan yaşamını kaybeden binlerce köpeğin hesabını soranlarız. Bizler, yasa uygulansın, etkili kısırlaştırma yapılsın, sokaklar herkes için güvenli hale gelsin isteyenleriz.
KATLİAM YASASI MECLİSTEN GERİ ÇEKİLENE KADAR SOKAKTAYIZ
Sokaktaki dostlarımızı öldürmeyi hedefleyen tecrit ve katliam tasarısı meclisten geri çekilene kadar sokaklarda olacağız. Etik, bilimsel ve yaşam hakkından taraf olan tek çözüm kısırlaştırmak, aşılamak, yerinde yaşatmak, üretim ve satışı yasaklamaktır. Sokakta yaşayan her canlıyı tek tek savunacağımızı ve dostlarımızı bu sistemin kanlı ellerine bırakmayacağımızı buradan bildiriyoruz. Sokakta yaşayan hayvanları uyutma adı altında katledecek ve barınak adı altındaki ölüm kamplarına hapsedecek bu yasa tasarısını aklınızdan bile geçirmeyin”
Mitingte sık sık “Sokaktayım, yanındayım, katliama karşıyım”, “Kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat”, “Barınaklarınız kan kokuyor”, “Toplayamazsın, hapsedemezsin, öldüremezsin” sloganları atıldı.
İzmir, İstanbul ve Ankara ile birlikte Gaziantep, Eskişehir, Ereğli, Fethiye, Adana, Yalova, Uşak, Muğla, Mersin, Sivas, Denizli, Ayvalık, Datça, Van, Aydın ve Antalya’da düzenlenen mitingte ortak basın metni okundu.
MAHALLE SAKİNLERİMİZ KÖPEKLER İÇİN TEK BEDENİZ
Ortak basın metni şu şekilde:
“Bugün; Cumhurbaşkanlığı, AKP, iktidarın küçük ortakları olan gerici siyasi partiler ve Tarım Bakanlığı tarafından öne sürülen “tecrit ve katliam odaklı” yasa tasarısına karşı, sokakta yaşayan köpekleri, yani mahalle sakinlerimizi savunmak için buradayız, tek bedeniz. “Ötenazi, uyutma, doğal yaşam alanı, Avrupa modeli” gibi yumuşatılmış ifadeler ile sokakta yaşayan köpeklerin ömür boyu hapsedilmesine ve öldürülmesine yönelik “etik dışı ve kanun dışı” uygulamaları protesto etmek, hayvanların yalnız olmadığını haykırmak için buradayız.
KÖPEKLERİN SAYISININ ARTMASININ NEDENİ DENETLENMEYEN BELEDİYELERDİR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde ‘Hiç kimse bizim merhametimizi sorgulamasın, ders vermeye kalkmasın. Sokakta yaşayan köpekleri barınaklarda toplayacağız, hayvanseverlerin hepsini sahiplenmesi halinde ‘sonraki adıma (öldürmeye) gerek kalmayacak’ dedi. Biz merhamet değil adalet istiyoruz. Tüm köpeklerin hapsedilmesi, sahiplenilmeyen köpeklerin öldürülmesi, bir hukuk devletinde asla meşru bir uygulama olarak gösterilemez. Bu merhamet anlayışına da, adalet anlayışına da sığmaz. Türkiye’de yıllardır sokakta yaşayan hayvanları yaşatmak için elini taşın altına asla koymayan devletin ve yerel yönetimlerin yapmadıklarını zaten hayvan severler ve hayvan hakkı savunucuları kısıtlı imkanlarıyla yapmaya çalışıyor. Biz elimizi taşın altına yıllardır koyuyoruz. Şimdi de barınaklara hapsedecekleri köpekleri zaten evleri ağzına kadar dolu olan hayvanseverlerin kurtarmasını bekliyorlar. Bizler hayvanları kısırlaştırabilmek için uğraşıyoruz, aç kalmamaları için uğraşıyoruz. Devlet ne yapıyor, belediyelerin bütçelerini hayvanlara ayırmamasını adeta teşvik edercesine belediyeleri denetlemiyor. Köpeklerin sayısının bu kadar fazla olmasının nedeni bizler değiliz; 20 yıldır kısırlaştırma yapmayan, bakımevi kurmayan, denetlenmeyen belediyelerdir. Bu iktidarın hayvan düşmanı politikalarının bir sonucudur.
YAŞAM HAKKI SAVUNUCULARINI CANAVARLAŞTIRAN DERNEKLER KAPATILMIYOR
Yıllardır ismini hak etmeyen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun “kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” ilkesini temel alan 6. Maddesini delmek isteyen Tarım ve Orman Bakanlığı’yla ve iktidar partisiyle -tabiri caizse- “daimi bir mücadele içindeyiz”. Hayvanları ve haklarını korumakla yükümlü olanlar, bizzat onları yok etmeye ve suç işlemeye devam ediyor! Halkın oylarıyla seçilmiş vekiller, bizzat bizi kutuplaştırmaya ve halkın hassas dengelerini bozmaya devam ediyor!
Toplumsal huzura ve barışa zarar veren bu suni gündemleri ise; taraflı medya kuruluşlarını, yandaş gazetecileri ve parayla tutulmuş trol çetelerini devreye sokarak yapıyorlar. Bireysel silahlanmayı hedefleyen, provokasyon ve dezenformasyonla köpekleri ve yaşam savunucularını canavarlaştıran ama bir türlü kapatılmayan sözde dernekler de, adeta sözcülük yapıyor.”
BELEDİYENİN SUÇUNU KÖPEKLERE ATAMAZSINIZ
Mitingte okunan açıklamanın devamında ‘manifesto’ niteliğinde ifadeler yer aldı:
-20 yıldır kanunda yer alan yükümlülüklerini yerine getirmeyen, yani hayvanları kısırlaştırmayan, besleme, bakım ve rehabilitasyonlarını yapmayan, onları başka ilçelere, ormanlara, çöplüklere atan ve popülasyonun artmasına sebep olan belediyelerin suçunu köpeklere atamazsınız.
-Hissiz birer eşyaymış gibi, hayvanların kataloglardan, internetten, merdiven altından yasal ve yasadışı üretimine, satışına ve ticaretine izin verip hayvan terk etme fiillerine caydırıcı cezalar getirmeyen yasa yapıcıların sorumluluğunu köpeklere yıkamazsınız.
-Barınaktan hayvan sahiplendirme bilincini aşılamayan, hayvanlarla beraber yaşamanın yükümlülükleri konusunda sistemli bir şekilde farkındalık ve eğitim çalışmaları yapmayan yerel ve merkezi yönetimlerin yükünü köpeklere atamazsınız.
-Halihazırda yasalara aykırı şekilde işleyen dev “toplama merkezlerinin” ihalelerine ve inşaatlarına halkın vergileriyle binlerce dolar harcayan ve bu tesisleri “ölüm kampları” şeklinde kullanan belediye başkanlarının rant hırslarını köpeklerden çıkaramazsınız.
-Geçici bakımevlerinde ve toplamalar sırasında hayvanlara yönelik şiddet ve işkence fiillerinde bulunan belediye çalışanlarının, veteriner hekimlerin ve emri veren belediye başkanlarının “soruşturma engeline takılmadan yargılanmasına” engel olan iktidarın ve siyasi partilerin ellerindeki kanı köpeklere bulayamazsınız.
GÖSTERMELİK HAPİS CEZALARINI GÜZELLEYEMEZSİNİZ
-Hayvana zulmedenlere “yatarı olmayan, ertelenebilen, iyi hal indirimi uygulanan ve para cezasına çevrilebilen” caydırıcılıktan uzak göstermelik hapis cezalarını, “devrim gibi yasal düzenleme” güzellemesiyle sunan vekilleri, katilleri aramıza salan cezasızlık sistemini köpeklere karşı kullanamazsınız.
2021 yılındaki yasa değişikliğiyle nüfüsu 75 binin üzerinde olan belediyelere bakımevi kurma zorunluluğu getirildi. Türkiye’de 1389 belediyenin sadece 254’ünün hayvan bakım evi var. Birçok Belediye’de Veteriner İşleri Müdürlükleri dahi yok. Varolanların da çoğu görevini yapmıyor, kısırlaştırma ve rehabilitasyon hizmeti vermedikleri yetmezmiş gibi, köpekleri dağ başlarına, ormanlara, çöplüklere atarak köpek nüfusunun artmasına, açlıktan travmatize olmalarına ve gruplaşmalarına neden oluyorlar. Yasanın 20 yıldır uygulanmadığı gerçeği gizlenerek, köpekler canavarlaştırılarak, toplumun kutuplaştırılması kabul edilemez. Bizler “elit kesim” değiliz, halkız, köpekleri mahallelerimizde yaşatmaya çalışan insanlarız. Herkes için adil, yaşanabilir bir dünya isteyenleriz, yüzyıllardır olduğu gibi bugün de sokak hayvanlarıyla birlikte yaşamak isteyenleriz, Barınaklarda yıllardır açlıktan, pislikten, bakımsızlıktan yaşamını kaybeden binlerce köpeğin hesabını soranlarız. Bizler, yasa uygulansın, etkili kısırlaştırma yapılsın, sokaklar herkes için güvenli hale gelsin isteyenleriz.
KATLİAM YASASI MECLİSTEN GERİ ÇEKİLENE KADAR SOKAKTAYIZ
Sokaktaki dostlarımızı öldürmeyi hedefleyen tecrit ve katliam tasarısı meclisten geri çekilene kadar sokaklarda olacağız. Etik, bilimsel ve yaşam hakkından taraf olan tek çözüm kısırlaştırmak, aşılamak, yerinde yaşatmak, üretim ve satışı yasaklamaktır. Sokakta yaşayan her canlıyı tek tek savunacağımızı ve dostlarımızı bu sistemin kanlı ellerine bırakmayacağımızı buradan bildiriyoruz. Sokakta yaşayan hayvanları uyutma adı altında katledecek ve barınak adı altındaki ölüm kamplarına hapsedecek bu yasa tasarısını aklınızdan bile geçirmeyin”