Programdan satır başları şöyle..
İlker Karagöz'ün açlık sınırının asgari ücrete yaklaştığını dile getirmesi üzerine Polat: "Enflasyon sepetleri açıklanırken açlık sınırının göz önüne alınmadığını, gerçekçi olmadığını görüyoruz. Çarşıda pazarda hükümetin bizleri yanlış enflasyon paketleri ile kandırdığını açık ve net şekilde görüyoruz. TUİK rakamlarının gerçekçiliği yok. Diyanetin son açıklamasından yola çıkarak değerlendirecek olursak ; Diyanet insanlara 'Ucuza alışveriş yapmak istiyorsanız, saat 7'den sonra pazara gidin' diyor. Vatandaş 7'den sonra pazara giderek çöp diye yerlere dökülen ürünlerden gıda ihtiyacını gidermeye çalışıyor. Bu durum kırsal kesimde daha çok karşımıza çıkmaya başladı. Kırsal erimeye başladı. Bunların hepsini üst üste koyduğumuzda, ülkede gelir dağılımında ciddi bir adaletsizlik olduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı.
CHP'nin uzun zamandır yoksul halkın kalkındırılması için projeler geliştirdğini söyleyen Polat: " Biz bu projeleri geliştirirken Türkiye üretemediği için tüketen net ithalatçı pozisyonuna dönmeye başladı. İnsanlar geçimlerini sağlayabilmek için kredi kartlarına başvurmaya başladı. Asgari borçlarını ödeyerek günlerini geçirmeye çalışıyor. Olmuyor insanlar atalarından dedelerinden kalan toprakları elden çıkarmaya başladı. Bu da Türkiye'de tolöre edilebilir bir durumdan çıkmaya başladı. Bizim de korktuğumuz nokta, bunun sonucunda toplumsal bir patlamanın yaşanması.
Polat: "Çiftçiye verilen teşvik devede kulak bile değil"
Tarın Bakanı Pakdemirli'nin çiftçiye teşvik müjdesi olarak yaptığı açıklamanın üzerine kendisinin de çiftçilik yaptığını söyleyen Polat: " Hiçbir şekilde üretemeyen bir Türkiye'den bahsediyoruz. Bugün ekilebilir tarım oranı yüzde 12 civarında. Bu teşvikler devede kulak bile değil. Ne zaman alınacağı belli değil, onunla herhangi bir çiftçinin herhangi bir plan yapması mümkün değil. Hiç bir çiftçinin yarasına derman olacak bir teşvik değil. Ayrıca zamanı ve yılı belli değil. Biz bir yıl önce 2017 yılının teşviğini almıştık. Çiftçinin ektiği ile kazandığı arasında fark açılmaya başlıyor ve bu da ekmekten vazgeçmeye doğru itiyor ya da hasat etmeden bırakmak zorunda kalıyor. Maliyetler ciddi bir şekilde artıyor. Benim köyümde 3 bin dekar buğday ekilirken 15 dekar ekiliyor. Bununla ilgili benim yapmış olduğum çalışmalar, kooperatifleşmeyi devlet politikası haline getirilmesi adına. Kendi bölgem İzmir'de kooperatifleşme inanılmaz şekilde ilerledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi bunu başardı. Çok farklı modeller var yeter ki uygulanmak istensin. Bunun sadece yerel yönetimler projesi olarak değil de devlet projesi haline getirmek Türkiye'de kırsalın yoksulluğunun, gelir dağılımı eşitsizliği açısından çok önemli. Kentlerin sorunun çözmenin başlangıcı kırsalın sorununu çözmektir" şeklinde konuştu.
İlker Karagöz'ün açlık sınırının asgari ücrete yaklaştığını dile getirmesi üzerine Polat: "Enflasyon sepetleri açıklanırken açlık sınırının göz önüne alınmadığını, gerçekçi olmadığını görüyoruz. Çarşıda pazarda hükümetin bizleri yanlış enflasyon paketleri ile kandırdığını açık ve net şekilde görüyoruz. TUİK rakamlarının gerçekçiliği yok. Diyanetin son açıklamasından yola çıkarak değerlendirecek olursak ; Diyanet insanlara 'Ucuza alışveriş yapmak istiyorsanız, saat 7'den sonra pazara gidin' diyor. Vatandaş 7'den sonra pazara giderek çöp diye yerlere dökülen ürünlerden gıda ihtiyacını gidermeye çalışıyor. Bu durum kırsal kesimde daha çok karşımıza çıkmaya başladı. Kırsal erimeye başladı. Bunların hepsini üst üste koyduğumuzda, ülkede gelir dağılımında ciddi bir adaletsizlik olduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı.
CHP'nin uzun zamandır yoksul halkın kalkındırılması için projeler geliştirdğini söyleyen Polat: " Biz bu projeleri geliştirirken Türkiye üretemediği için tüketen net ithalatçı pozisyonuna dönmeye başladı. İnsanlar geçimlerini sağlayabilmek için kredi kartlarına başvurmaya başladı. Asgari borçlarını ödeyerek günlerini geçirmeye çalışıyor. Olmuyor insanlar atalarından dedelerinden kalan toprakları elden çıkarmaya başladı. Bu da Türkiye'de tolöre edilebilir bir durumdan çıkmaya başladı. Bizim de korktuğumuz nokta, bunun sonucunda toplumsal bir patlamanın yaşanması.
Polat: "Çiftçiye verilen teşvik devede kulak bile değil"
Tarın Bakanı Pakdemirli'nin çiftçiye teşvik müjdesi olarak yaptığı açıklamanın üzerine kendisinin de çiftçilik yaptığını söyleyen Polat: " Hiçbir şekilde üretemeyen bir Türkiye'den bahsediyoruz. Bugün ekilebilir tarım oranı yüzde 12 civarında. Bu teşvikler devede kulak bile değil. Ne zaman alınacağı belli değil, onunla herhangi bir çiftçinin herhangi bir plan yapması mümkün değil. Hiç bir çiftçinin yarasına derman olacak bir teşvik değil. Ayrıca zamanı ve yılı belli değil. Biz bir yıl önce 2017 yılının teşviğini almıştık. Çiftçinin ektiği ile kazandığı arasında fark açılmaya başlıyor ve bu da ekmekten vazgeçmeye doğru itiyor ya da hasat etmeden bırakmak zorunda kalıyor. Maliyetler ciddi bir şekilde artıyor. Benim köyümde 3 bin dekar buğday ekilirken 15 dekar ekiliyor. Bununla ilgili benim yapmış olduğum çalışmalar, kooperatifleşmeyi devlet politikası haline getirilmesi adına. Kendi bölgem İzmir'de kooperatifleşme inanılmaz şekilde ilerledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi bunu başardı. Çok farklı modeller var yeter ki uygulanmak istensin. Bunun sadece yerel yönetimler projesi olarak değil de devlet projesi haline getirmek Türkiye'de kırsalın yoksulluğunun, gelir dağılımı eşitsizliği açısından çok önemli. Kentlerin sorunun çözmenin başlangıcı kırsalın sorununu çözmektir" şeklinde konuştu.