CHP'li Beko'dan "Sendikalılaşmaktan korkmayalım " diyen Binali Yıldırım'a çağrı!
Can Radyo'da Birol Soylu ile 10. Köy programının konuğu CHP İzmir Milletvekili Kani Beko oldu. Programda taşeron işçilerinin hak mücadelesi,Urla'daki DİSK arazisinin acil kamulaştırma kararına ve gezi davasına değinildi.
urla ve Çeşme'deki 'Acil Kamulaştırma Kararı' na değinen Beko: "DİSK , 1980 yılında faşist cunta yönetime el koyunca 12 yıl kapalı kaldı.Bu süre içinde DİSK'in bütün mal varlığına el konuldu. Örneğin; Ankara Çankaya'daki binamıza el konuldu ve SGK gibi farklı kurumlar tarafından kullanıldı ama iade edilmedi. Bu bina işçilerimize aittir. Bugünse üyelerin aileleri ile piknik yapmaları, güzel vakit geçirmek için gittikleri Urla'daki DİSK'in arazisine acil kamulaştırma kararı Cumhurbaşkanlığı tarafından çıkarıldı. 68 dönümlük
DİSK'e ait arazinin yanında 550 parsel halkın arazisi var.
İlginç olan kısım; bu arazilerin sağında Recep Tayyip Erdoğan'ın dünürlerinin kaçak villaları var. Diğer tarafında ise Ensar Vakfı'nın arazisi. Ancak bu alanlar kamulaştırmaya dahil değil. Bu sadece Urla'da kalan kısım. Alaçatı ve Çeşme'ye uzanan 198 parsellik alan da acil kamulaştırma kapsamına alındı.
Peki bunların yapılmasının nedenine gelecek olursak; Kanal İstanbul Proje'sinin ihalesi yapılacak. Ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu projeye sermaye aktarımı yapmayacağını belirtti. Bu proje için 75 - 100 milyar lira ödeneğe ihtiyaç var. Kasada para yok. Bu açığı nasıl kapatacaklar?" dedi.
BERGAMA’DAKİ 3 KADIN İŞÇİNİN DİRENİŞİNE DESTEK
chp İzmir Milletvekili Kani Beko, AKP'li Bergama Belediye Başkanı’nın sendika üyesi oldukları için işten attığı 3 kadın işçinin işe geri alınmaları gerektiğini dile getiren Beko, “Tüm çalışanlar için sendikalaşma hakkı anayasal ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış sosyal bir haktır ancak İzmir'in Bergama ilçesinde, yine bir AKP Belediyesinde işçilerin, emekçilerin sendikalaşma hakkının engellendiğini görüyoruz. AKP'li Bergama Belediye Başkanı dİsk GENEL-İŞ Sendikasına üye oldukları için 3 kadın çalışana mobbing uygulamış, sendikalarını değiştirmelerini istemiştir, bu yönde baskılar uygulamıştır; işçileri önce farklı birimlere sürmüş, ardından da işçileri işten atmıştır. Bu, sosyal bir cinayettir ve Anayasa'da aykırıdır. Yaşanan baskılara karşı işçi arkadaşlarımın yanında olduğumu, sorunun derhâl çözülmesi adına gerekli adımların atılması için çabaladığımızı bir kez de buradan vurgulamak istiyorum. Alev, Gonca ve Nazlı işçilerimiz yalnız değildir. Atılan işçiler geri alınsın. Burada anayasal bir suç vardır. Yarın saat 15:00'te onurlu direniş gösteren arkadaşlarımın yanında olacağım. Binali Yıldırım İLO Toplantısı'nda konuştu ve “Sendikalılaşmaktan, örgütlü olmaktan korkmayalım, demişti. Şimdi ise İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ı işten çıkarılan işçilerimiz için göstereceğimiz direnişe kendisini de bekliyorum " dedi.
“SF Tekstil işçisi yalnız değildir”
İzmir Ege serbest bölgesinde kale Ucak Sanayi Motor fabrikasında , sendika üyesi olduktan sonra işten çıkarılan işçilerin de destekçisi olduğunu söyleyen Beko: " Tamamen hukuksuzluk. Çıkarılan işçilerin çok kalifiye insanlar olduğunu biliyorum. Bu fabrika savaş uçaklarının motor parçalarını yapan bir fabrika olduğunu biliyoruz. On yılı aşkın süredir firmada çalışan kadın işçiler, hak talebinde bulundukları anda işveren tarafından baskılara maruz bırakılmışlar ve ardından sendikalı oldukları gerekçesiyle de işten çıkarılmışlardır. Bu işçiler sadece daha iyi koşullarda yaşamak istiyorlar. İşçilerimizi korumak kollamak ve haklarını savunmak bizim görevimiz. Yarın saat 11:00 'de de bu işçi kardeşlerimizin yanında olacağız" şeklinde konuştu.
"Türkiye taşeron Cumhuriyeti oldu"
Türkiye'nin bir taşeron Cumhuriyeti olduğunu söyleyen Beko: " Bizim derdimiz tüm işçilerimiz kadrolu olsun. Siirt'te Ermenek'te Zonguldak'ta ölen tüm işçilerimiz taşeron. Asgari ücrete mahkûm bırakılan ve hiçbir sosyal hak verilmeyen yaklaşık 750 bin işçinin hakkının verilmesi gerekiyor. Taşeron işçilerine kamuda, belediyede ve özel idarelerde şirket işçisi olduktan sonra sarayın talimatıyla, kanun hükmünde kararnameyle 2020 yılına kadar toplu iş sözleşmesi yasaklandı ve dolayısıyla bu arkadaşlarımızın 250 bini kadrolu oldu. Ama geri kalanının aldıkları maaşlarda ikramiye yok, sosyal hakları yok. Ben de diyorum ki bu eşitsizlik Anayasa'ya aykırı bir durumdur” diye konuştu.
"İşkur kapsamındaki işçiler kadroya alınsın"
Toplum yararına projeler aracılığı ile çalışan işçilerin mağduriyetinden bahseden Beko: İşkur'a üye olan işçilerin AKP'li belediyelerin hakim olduğu yerlerde 3, 6, 9 ay çalışıyorlar sonrasında iş akitleri fes ediliyor. Sonrasında bu işçiler sendikalara üye olamıyor, işsizlik fonundan maaş alamıyorlar. 2 buçuk milyona yakın bu projede çalışan arkadaşımız var ve isyan ediyorlar. Böyle çalışan bir aile babasını düşünün evine hiçbir şey alamaz. Çünkü 3 ay sonra işsiz kalacak. Meclise bir soru önergesi verdim. Bu arkadaşlarımız çalıştıkları alanda kadroya alınsın. Çalışma Bakanlığından rica ediyorum" dedi.
"Türkiye'de 78 ilde meslek hastalıkları hastanesi yok"
Beko: " Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre dünyada her yıl 11 milyon yeni meslek hastalığı vakası meydana gelecek ve bunların 700 bini maalesef ölecektir. Ama baktığımızda Türkiye'de 78 ilde meslek hastalıkları hastanesi yok. Her yıl Türkiye'de 10 bine yakın işçi meslek hastalıklarından dolayı hayatını kaybediyor. Verilere baktığımızda 2018'de yüzde bir hayatını kaybetmiş olarak gözüküyor ama meslek hastalığından ölen 157 bin kişinin 1. derece yakınlarına maaş bağlanmış.
Aliağa'da meslek hastalıkları hastanesi açılacak dendi. Temel atıldı, büyük bir açılış yapıldı. Seçimlerden 10 gün önce.O günden bu güne tek bir tuğla dahi konulmadı.Türkiye^de sadece Ankara'da ve Zonguldak'ta meslek hastalıkları hastanesi var onlar da çok yapılar" dedi.
"Gezi Direnişi’nin suçluları yoktur sadece kahramanları vardır”
Gezi olayları davasındaki hakim ve savcılara soruşturma açılmasına da değinen Beko: " Gezi direnişindeki katılımcılar bu topraklarda eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış, adalet isteyen, toplumsal muhalefetin içerisindeki insanlardır. Bu ülkede yaşanan olayları bir arada demokratik tepkilerini ortaya koymak isteyen insanların en demokratik hakkıdır ve onu kullandılar. 1 Mayıs Birlik Dayanışma Günü. Yıl 2013. Yer Taksim. Meydan işçilere kapalı ama herkese açık. Şimdi herkese açık olan Taksim, işçilere kapatıldıktan sonra benim de Konfederasyon Genel Başkanı olduğum dönemde başta demokratik kitle örgütleri, meslek odaları, sendikalar ve işçilerle beraber çıkmak istemiştik. Fakat Taksim’e çıkamadık. Ama bir ay sonra halkın, gençlerin, işsizlerin, demokrasi, barış ve adalet isteyenlerin bir araya gelmesiyle birlikte çok büyük bir toplumsal gücü oluşturduk. Yan yana, omuz omuza birlikte Taksim alanına çıktık. Bana göre Gezi’nin adı demokrasidir, barıştır, kardeşliktir. Gezi’de kaybettiğimiz kahramanlarımızı sevgi ve saygıyla anıyoruz. Gezi Direnişi’nin suçluları yoktur sadece kahramanları vardır. Toplumsal muhalefetinin mevcut iktidara direnişidir" ifadelerini kullandı