Gündem
23 Temmuz 2020 - 15:32
Güncelleme: 23 Temmuz 2020 - 15:44
Çetin, "Çoklu Baro sisteminde bile İzmir avukatlarının bölüneceğini düşünmüyorum"
Can Radyo'da Birol Soylu İle 10. Köy Programının Konuğu İzmir Barosu Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu Başkan Adayı Mustafa Çetin oldu. Programda Çetin, çoklu baro sisteminin getirdikleri ve adaylık sürecinden bahsetti.
Gündem
23 Temmuz 2020 - 15:32
Güncelleme: 23 Temmuz 2020 - 15:44
"İstanbul Sözleşmesini ilk kabul eden ülkelerden biri olmamıza rağmen kadın cinayetlerini durduramıyoruz" diyen Çetin, "Her şeyin başı eğitim. İnsanlara toplumsal eşitliği küçük yaşlarda aşılamamız gerekiyor. İstanbul sözleşmesi kadınlara yapılan şiddet ve tacizin farklı yargılamalarının yapılmasını kapsamaktadır. Avrupa Konseyi tarafından hazırlanmış bir tasarıdır. Her şey kanun yapmaktan ibaret değil, önemli olan uygulamaktır. Yargının bu sözleşmeyi uygulamak için daha hassas davranması gerektiğini düşünüyorum" diye ekledi.
Yapılan itirazlarda Anayasa mahkemesinden en azından bu konuda bir dönüş olacağını düşünüyorum. Ben umutluyum bu ülkede hukukun olduğunu göstermek için bir fırsat. Ekim ayında baroların seçimleri olacak. Anayasa Mahkemesinin bir an önce karar vermesi gerekecek" dedi.
Halkın yargıya güveninin kalmadığını söyleyen Çetin: "Adalete güven her geçen gün düşmekte. 2016 yılında yargı mensupların üçte biri terör örgütü üyesi olduğu belirlendi. Bu da o döneme kadar alınan kararların tartışmasını başlattı. Hakim ve savcılar avukatlıktan gelirlerse daha hızlı ve daha doğru kararlar alınır diye hep söyledik. Ama olmadı. Yargı siyasallaştı. Yargıyı kendi haline bırakmak gerek. Uzun vadeli bakacak olursak 80'in üzerinde hukuk fakültesi açıldı. Bir çoğunda profesör bile yok. Dolayısı ile nitelik düşüyor. Bu öğrenciler ileride hakim ve savcı olacaklar. Bunlarının tamamını değerlendirerek bir yargı paketi hazırlanmalı. Herkes kendine fayda sağlamaya çalışıyor ama öncelik eğitim adalet duygusunu çocukluktan aşılamamız gerekiyor. Adalet kamu vicdanını rahatlatır. Kanunlardaki eksiklikler değiştirilebilir ama hukuka güven olmadıkça düzeni sağlayamayız" ifadelerini kullandı.
Beş yıl sonra gelen karar doğru da olsa ne fayda eder
İstinat Mahkemeleri hakkında konuşan Çetin, "2 sene önce İstinat Mahkemeleri yargı süreçlerinin hızlandırılması için kuruldu. Ama bakıyoruz davaların karara bağlanması bir buçuk iki yıl sürüyor. Çok basit bir mevzuda bile böyle oluyor. Beş yıl sonra gelen karar doğru da olsa ne fayda eder. Kuruluş amacı doğruydu. Bu sayede Yargıtay'ın yükünü azaltacaktı. Ama hiç de öyle olmadı. Öncelikle yargıya olan güveni arttırmalıyız ki altını doldurabilelim" dedi.
Birol Soylu'nun "Savcı ve yargıçların siyaset yapması yasak ama avukatlar yapabiliyor. Mahkemelerde iddia makamı neden hakimin yanında oturur?" sorusuna Çetin düşüncelerini şu şekilde aktardı:
Hukuk fakültesine girdiğimizde bunun bir marangoz hatası olarak adlandırırdık. Savcı bir vatandaş hakkında bir iddiası varsa lehine ve aleyhine olan tüm belgeleri toplaması gerekiyor. Yani hakim karar verirken savcı ve avukatların yan yana olması gerekir"
Başkan olması durumunda yönetimde yapacaklarından bahseden Çetin, "2008'den 2018 e sekiz genel kurul yaptık. Ve hepsinde bölünerek girdik. O dönemden sonra artık bölünmeden seçime gitmesi gerektiğine inandım ve bunu ısrarla söyledim. Onun içinde genel kurul toplayıp bir yürütme seçelim o da ön seçimi düzenlesin. Ön seçimden çıkanları destekleyelim dedik. Arkadaşlarımın çoğunluğu karşı çıktı. Cumhuriyetin ilkelerini benimseyen herkes oy kullanma hakkına sahip. Hiçbir siyasi partinin arka bahçesi değiliz sonuçta. Üç arkadaşımız aday oldu. Meslektaşlarımızın isteği ile ön seçimden ben çıktım. Ekim ayında yapılacak seçime tek liste olarak gitmek için yola çıktık.
Genç meslektaşlarımızın sorunu çok. 5 yılda 140 bin avukat mezun oldu. 2025 yılında daha da artacak ama avukatların pastası büyümüyor. Hatta her geçen gün küçülüyor. Asgari ücretin 2bin 300 lira olan bir dönemde stajı biten bir avukat arkadaşımız 2 bin 700 ile 3 bin lira arasında bir maaş ile çalışıyor. Staj döneminde zaten bir ücret alınmıyor. Yani genç avukatların bu kadar sorunu varken fakülteleri arttırıp niteliği düşürmenin manası yok. Genç Avukatlar merkezi kurduk. Mesleğin ilk 5 yılında katılabilecekleri bir meclis. Genç ofisler açtık. Kişi başı 150 liraya oradan faydalanabilmeleri çalışma imkanı bulabilmeleri için. Bunların arttırılması gerekiyor. Çoğunlukla CMYK görevlerini genç arkadaşlarımız yapıyor. Gecenin 2 sinde gidebilmeleri için devlet yol ücreti olarak 8 lira ödüyor. Biz o saatlerde görev yerlerine ulaşabilmeleri için servis oluşturduk. Sonuç olarak, 2014-16 yıllarında baronun her kademesinde bulundum. Hem gençlerin hem tecrübeli arkadaşlarımızın nelere ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Bu yönde çalışmalarımızı sürdüreceğiz" dedi.
Çoklu baro her açıdan yanlış bir sistem
Çoklu Baro Sistemi'nin her açıdan yanlış olduğunu dile getiren Çetin, "Henüz tasarının detaylarının ne olduğunu bilmeden de bu uygulamanın yanlış olduğunu açıkladık. Baroların bölünmemesi gerekiyor. Zaten yargıya güvenin yüzde 15'e düştüğü günlerde böyle bir bölünmenin doğru olmadığını söyledik. O kadar karışıklıklar var ki en son gündeme gelmesi gereken 'pat' diye önümüze geldi. Hala bu yanlıştan dönülebilir. Burada meclisteki vekillerimizin daha duyarlı davranması gerekiyor. Bu kararın akıbeti ne olursa olsun biz Cumhuriyetçi Barolar olarak mücadeleye devam edeceğini, İzmir'in bölünmeyeceğini düşünüyoruz. Yasalar olarak ayrılma olabilir ama İzmir avukatlarının bölünmeyeceğini düşünüyorum. Bir de delegasyon sistemi değişti. Asıl orada da temsil ve adalet sorunu var. İzmir'in 30 tane delegesi vardı. Her 300 avukata bir delege veriliyordu. Şimdi yasada her baroya 3 delege veriliyor. Sonrasında her 5 bin avukata bir delege veriliyor. Yani İzmir'de 6 delegemiz olacak. 3 bin 8 yüz avukat, bir delege ile temsil edilecek.Yapılan itirazlarda Anayasa mahkemesinden en azından bu konuda bir dönüş olacağını düşünüyorum. Ben umutluyum bu ülkede hukukun olduğunu göstermek için bir fırsat. Ekim ayında baroların seçimleri olacak. Anayasa Mahkemesinin bir an önce karar vermesi gerekecek" dedi.
Hukuka güven olmadıkça düzeni sağlayamayız
Halkın yargıya güveninin kalmadığını söyleyen Çetin: "Adalete güven her geçen gün düşmekte. 2016 yılında yargı mensupların üçte biri terör örgütü üyesi olduğu belirlendi. Bu da o döneme kadar alınan kararların tartışmasını başlattı. Hakim ve savcılar avukatlıktan gelirlerse daha hızlı ve daha doğru kararlar alınır diye hep söyledik. Ama olmadı. Yargı siyasallaştı. Yargıyı kendi haline bırakmak gerek. Uzun vadeli bakacak olursak 80'in üzerinde hukuk fakültesi açıldı. Bir çoğunda profesör bile yok. Dolayısı ile nitelik düşüyor. Bu öğrenciler ileride hakim ve savcı olacaklar. Bunlarının tamamını değerlendirerek bir yargı paketi hazırlanmalı. Herkes kendine fayda sağlamaya çalışıyor ama öncelik eğitim adalet duygusunu çocukluktan aşılamamız gerekiyor. Adalet kamu vicdanını rahatlatır. Kanunlardaki eksiklikler değiştirilebilir ama hukuka güven olmadıkça düzeni sağlayamayız" ifadelerini kullandı.Beş yıl sonra gelen karar doğru da olsa ne fayda eder
İstinat Mahkemeleri hakkında konuşan Çetin, "2 sene önce İstinat Mahkemeleri yargı süreçlerinin hızlandırılması için kuruldu. Ama bakıyoruz davaların karara bağlanması bir buçuk iki yıl sürüyor. Çok basit bir mevzuda bile böyle oluyor. Beş yıl sonra gelen karar doğru da olsa ne fayda eder. Kuruluş amacı doğruydu. Bu sayede Yargıtay'ın yükünü azaltacaktı. Ama hiç de öyle olmadı. Öncelikle yargıya olan güveni arttırmalıyız ki altını doldurabilelim" dedi.Birol Soylu'nun "Savcı ve yargıçların siyaset yapması yasak ama avukatlar yapabiliyor. Mahkemelerde iddia makamı neden hakimin yanında oturur?" sorusuna Çetin düşüncelerini şu şekilde aktardı:
Hukuk fakültesine girdiğimizde bunun bir marangoz hatası olarak adlandırırdık. Savcı bir vatandaş hakkında bir iddiası varsa lehine ve aleyhine olan tüm belgeleri toplaması gerekiyor. Yani hakim karar verirken savcı ve avukatların yan yana olması gerekir"
Genç avukatların bu kadar sorunu varken fakülteleri arttırıp niteliği düşürmenin manası yok
Başkan olması durumunda yönetimde yapacaklarından bahseden Çetin, "2008'den 2018 e sekiz genel kurul yaptık. Ve hepsinde bölünerek girdik. O dönemden sonra artık bölünmeden seçime gitmesi gerektiğine inandım ve bunu ısrarla söyledim. Onun içinde genel kurul toplayıp bir yürütme seçelim o da ön seçimi düzenlesin. Ön seçimden çıkanları destekleyelim dedik. Arkadaşlarımın çoğunluğu karşı çıktı. Cumhuriyetin ilkelerini benimseyen herkes oy kullanma hakkına sahip. Hiçbir siyasi partinin arka bahçesi değiliz sonuçta. Üç arkadaşımız aday oldu. Meslektaşlarımızın isteği ile ön seçimden ben çıktım. Ekim ayında yapılacak seçime tek liste olarak gitmek için yola çıktık.Genç meslektaşlarımızın sorunu çok. 5 yılda 140 bin avukat mezun oldu. 2025 yılında daha da artacak ama avukatların pastası büyümüyor. Hatta her geçen gün küçülüyor. Asgari ücretin 2bin 300 lira olan bir dönemde stajı biten bir avukat arkadaşımız 2 bin 700 ile 3 bin lira arasında bir maaş ile çalışıyor. Staj döneminde zaten bir ücret alınmıyor. Yani genç avukatların bu kadar sorunu varken fakülteleri arttırıp niteliği düşürmenin manası yok. Genç Avukatlar merkezi kurduk. Mesleğin ilk 5 yılında katılabilecekleri bir meclis. Genç ofisler açtık. Kişi başı 150 liraya oradan faydalanabilmeleri çalışma imkanı bulabilmeleri için. Bunların arttırılması gerekiyor. Çoğunlukla CMYK görevlerini genç arkadaşlarımız yapıyor. Gecenin 2 sinde gidebilmeleri için devlet yol ücreti olarak 8 lira ödüyor. Biz o saatlerde görev yerlerine ulaşabilmeleri için servis oluşturduk. Sonuç olarak, 2014-16 yıllarında baronun her kademesinde bulundum. Hem gençlerin hem tecrübeli arkadaşlarımızın nelere ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Bu yönde çalışmalarımızı sürdüreceğiz" dedi.
İlginizi Çekebilir