Can Radyo'da Gökhan Kafalı ile Ege'nin Gündemi Programının Konuğu Kars Geçmiş Dönem Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu oldu. Alibeyoğlu Kars'ı anlatırken Kars'a yapılan yatırımlarda büyük katkısı olan Osman Kavala'nın hain olarak nitelendirilip içeri atılmasına sert tepki gösterdi.
Programdan satır başları şöyle...
Belediye başkanlığım öncesinde Kars'ta ilk televizyonu radyoyu açtık. 70'li yıllardan sonra ilk sinemayı açtık. 15'e yakın iş yeri açtık. Üniversite vakfını kurmuştuk. Bunlar bizi başkanlığa taşıdı. Önümüzdeki yıllarda beyin göçü ve sermaye göçü ile birlikte Kars bütün değerlerini kaybetmeye başladı. Beyin göçü artmaya başladı. Nüfus azalmaya başladı. Kentin sıkıntıları hakim olmaya başladı. Kars, 1940'larda 50'lerde insanların takım elbiselerle dolaştığı, piyano seslerinin duyulduğu, değişik kültürlerin bir arada yaşadığı, Rusların, Estonyalıların, Almanların, Azerilerin çocuklarının barış içinde yaşadığı bir kentti. Daha sonra ülkemizin içinde bulunduğu durum dolayısıyla bu insanlarda metropollere ya da diğer Avrupa ülkelerine göç etti. Köy kültürü hakim olmaya başladı. Kocaman bir köy kenti olmaya başladı. Kent kültürünü etkin kılmak gerek. Bunun için festivaller, etkinlikler yapmak çok önemliydi. Beyinlerin imarı çok önemli. Kafkas Kültürleri Festivalini başlattık. Bu festivalde yaklaşık 40 ülkenin müzik ve folklor ekiplerini getirdik. Festival öncesi Ankara'daki bütün büyükelçileri Kars'ta ağırladık. Onlarda bizim Kafkas Kültürleri Festivali'mize kendi ülkelerinin dans ve folklor ekiplerini getirdiler. Bizim o koşullarda bu ekipleri getirtmek gibi bir imkanımız zaten yoktu
Uluslaralası Altın Kars film festivalini başlattık. Tuncel Kurtiz, Tarık Akan, Serra Yücel gibi birçok aktör ve aktrisin jüride yer aldığı bir film festivali başlattık. Kars açık hava film platosu haline geldi. Aşıklık geleneğini yaşatmak için Aşıklar Bayramı'nı başlattık. 2009'da seçimleri kaybetmemizle birlikte tüm bu festivaller etkinlikler bitti. Kentler yaşayan organizmalardır. Yaşanabilirliğini sürdürmedikçe kentler hastalanır. Kentlerde her zaman ilerlemez bazen gerileyebilir. Sınır kenti olduğunuzda bölgesel işbirliği konusunu da gündeme getirmeniz gerekiyor. Biz 'Kafkas Cooperation'ı kurduk. Çünkü savaşan bir kent haline dönüştüğünde yaptığınız hizmetin hiçbir önemi kalmamış olacak.Kars, misyonu ve vizyonu olan bir kent. Kars ülkemizin kültür başkenti olabilecek bir kent. Bunun iyi değerlendirilmesi gerekiyor.
İller bankasından belediyelere yapılan yardım maalesef nüfusa göre yapılıyor. Kars göç vermiş bir kent. İzmir'de İstanbul'da Kars'ın on katı yirmi katı Karslı var. Kars'ta nüfusa göre iller bankasından pay geliyor. Metropollerdeki bir ilçe belediyesine daha fazla bütçe ayrılıyor ama Kars'ta hizmet etmeniz gereken alan çok daha fazla. Yol yok, altyapı yok, park yok. Nüfusla beraber hizmet alanının da göz önüne alınması gerekiyor. Bunu defalarca dillendirdik.
İş insanlarımızın desteklerini gördük. Ulusal, uluslararası çok kaynaklar bulduk. Dünya Bankasından, Avrupa Birliği Fonlarından yararlandık. Bu konuda bu fonlara ulaşmamızda çok önemli katkıları olan Osman Kavala şu anda içeride. Osman Kavala kültürümüzün yok edildiği Kars'ta Osmanlı Hamamlarının restorasyonları için kaynak buldu. Kültür Merkezi'nin yapımını Osman Kavala sağladı. Bu adam hain diye içeride çürüyor. Hırsızlar, mafyalar dışarda geziyor. Osman Kavala gibi bir adam içerde çürüyor. Bu böyle olmamalı. Gerçekten çok acı.
Kaleler savaşı temsil eder. Kalenin yakınlarına kadar gecekondulaşmaya izin verilmişti. O bölgeyi boşalttık. O bölgedeki insanları TOKİ evlerine yerleştirdik. tek kuruş almadan. Kalenin paralelindeki kayalık tepeye acılar çekmiş, 90 bin şehidin verildiği o coğrafyadan dünyaya bir barış meşalesi olarak bir anıt dikmek istedik. Heykelde bir insan ikiye ayrılmış durumda. iyilik ve güzelliği, kötülük ve çirkinliği sembolize edildiği, insanın kendisiyle savaşının sembolize edildiği ve birleştiğinde insanın kendi öz benliğinin oluştuğu 2ye ayrılmış bir heykel inşa ettik. Aynı zamanda dünyadaki soykırım anıtlarına karşı bir heykel. Özünde soykırım anıtları ırkçılığı pompalar. Halklar arasında kan davasının sürmesine yol açabilir. O anıtı gören her Ermeni çocuğu Türk düşmanı olur. Neden Kafkasya'yı bir barış adası haline getirmeyelim. Gelin ortak geleceğimizi birlikte kuralım. Tüm bu soykırım anıtlarına karşı bu anıt bir barış meşalesi olsun dedik. Türkiyenin ve bu bölgenin sembolü olsun istedik.
Programdan satır başları şöyle...
Kars ülkemizin kültür başkenti olabilecek bir kent
Belediye başkanlığım öncesinde Kars'ta ilk televizyonu radyoyu açtık. 70'li yıllardan sonra ilk sinemayı açtık. 15'e yakın iş yeri açtık. Üniversite vakfını kurmuştuk. Bunlar bizi başkanlığa taşıdı. Önümüzdeki yıllarda beyin göçü ve sermaye göçü ile birlikte Kars bütün değerlerini kaybetmeye başladı. Beyin göçü artmaya başladı. Nüfus azalmaya başladı. Kentin sıkıntıları hakim olmaya başladı. Kars, 1940'larda 50'lerde insanların takım elbiselerle dolaştığı, piyano seslerinin duyulduğu, değişik kültürlerin bir arada yaşadığı, Rusların, Estonyalıların, Almanların, Azerilerin çocuklarının barış içinde yaşadığı bir kentti. Daha sonra ülkemizin içinde bulunduğu durum dolayısıyla bu insanlarda metropollere ya da diğer Avrupa ülkelerine göç etti. Köy kültürü hakim olmaya başladı. Kocaman bir köy kenti olmaya başladı. Kent kültürünü etkin kılmak gerek. Bunun için festivaller, etkinlikler yapmak çok önemliydi. Beyinlerin imarı çok önemli. Kafkas Kültürleri Festivalini başlattık. Bu festivalde yaklaşık 40 ülkenin müzik ve folklor ekiplerini getirdik. Festival öncesi Ankara'daki bütün büyükelçileri Kars'ta ağırladık. Onlarda bizim Kafkas Kültürleri Festivali'mize kendi ülkelerinin dans ve folklor ekiplerini getirdiler. Bizim o koşullarda bu ekipleri getirtmek gibi bir imkanımız zaten yoktu
Uluslaralası Altın Kars film festivalini başlattık. Tuncel Kurtiz, Tarık Akan, Serra Yücel gibi birçok aktör ve aktrisin jüride yer aldığı bir film festivali başlattık. Kars açık hava film platosu haline geldi. Aşıklık geleneğini yaşatmak için Aşıklar Bayramı'nı başlattık. 2009'da seçimleri kaybetmemizle birlikte tüm bu festivaller etkinlikler bitti. Kentler yaşayan organizmalardır. Yaşanabilirliğini sürdürmedikçe kentler hastalanır. Kentlerde her zaman ilerlemez bazen gerileyebilir. Sınır kenti olduğunuzda bölgesel işbirliği konusunu da gündeme getirmeniz gerekiyor. Biz 'Kafkas Cooperation'ı kurduk. Çünkü savaşan bir kent haline dönüştüğünde yaptığınız hizmetin hiçbir önemi kalmamış olacak.Kars, misyonu ve vizyonu olan bir kent. Kars ülkemizin kültür başkenti olabilecek bir kent. Bunun iyi değerlendirilmesi gerekiyor.
İller bankasından belediyelere yapılan yardım maalesef nüfusa göre yapılıyor. Kars göç vermiş bir kent. İzmir'de İstanbul'da Kars'ın on katı yirmi katı Karslı var. Kars'ta nüfusa göre iller bankasından pay geliyor. Metropollerdeki bir ilçe belediyesine daha fazla bütçe ayrılıyor ama Kars'ta hizmet etmeniz gereken alan çok daha fazla. Yol yok, altyapı yok, park yok. Nüfusla beraber hizmet alanının da göz önüne alınması gerekiyor. Bunu defalarca dillendirdik.
Kars Geçmiş Dönem Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu'ndan Osman Kavala Tepkisi
İş insanlarımızın desteklerini gördük. Ulusal, uluslararası çok kaynaklar bulduk. Dünya Bankasından, Avrupa Birliği Fonlarından yararlandık. Bu konuda bu fonlara ulaşmamızda çok önemli katkıları olan Osman Kavala şu anda içeride. Osman Kavala kültürümüzün yok edildiği Kars'ta Osmanlı Hamamlarının restorasyonları için kaynak buldu. Kültür Merkezi'nin yapımını Osman Kavala sağladı. Bu adam hain diye içeride çürüyor. Hırsızlar, mafyalar dışarda geziyor. Osman Kavala gibi bir adam içerde çürüyor. Bu böyle olmamalı. Gerçekten çok acı.
Soykırım Heykellerinin karşısında bir Barış Heykeli olsun istedik
Kaleler savaşı temsil eder. Kalenin yakınlarına kadar gecekondulaşmaya izin verilmişti. O bölgeyi boşalttık. O bölgedeki insanları TOKİ evlerine yerleştirdik. tek kuruş almadan. Kalenin paralelindeki kayalık tepeye acılar çekmiş, 90 bin şehidin verildiği o coğrafyadan dünyaya bir barış meşalesi olarak bir anıt dikmek istedik. Heykelde bir insan ikiye ayrılmış durumda. iyilik ve güzelliği, kötülük ve çirkinliği sembolize edildiği, insanın kendisiyle savaşının sembolize edildiği ve birleştiğinde insanın kendi öz benliğinin oluştuğu 2ye ayrılmış bir heykel inşa ettik. Aynı zamanda dünyadaki soykırım anıtlarına karşı bir heykel. Özünde soykırım anıtları ırkçılığı pompalar. Halklar arasında kan davasının sürmesine yol açabilir. O anıtı gören her Ermeni çocuğu Türk düşmanı olur. Neden Kafkasya'yı bir barış adası haline getirmeyelim. Gelin ortak geleceğimizi birlikte kuralım. Tüm bu soykırım anıtlarına karşı bu anıt bir barış meşalesi olsun dedik. Türkiyenin ve bu bölgenin sembolü olsun istedik.